Martin Luther: Hitlerin Manevi Atası

Stok Kodu:
9799756698395
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
144
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2002-04
Çeviren:
Hakan Olgun
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Hitler's Spiritual Ancestor
9799756698395
558732
Martin Luther: Hitlerin Manevi Atası
Martin Luther: Hitlerin Manevi Atası
6.50
16. yüzyıl, batı tarihi açısından bir dinsel reform çağını ifade etmektedir. Dinsel reform hareketinin lideri ise, uzun yıllar Katolik Kilisesi üyesi olan ve daha sonra bu Kilise'nin öğreti ve uygulamalarına baş kaldıran Martin Luther'dir. Luther'in dile getirdiği teolojik söylemler, günümüz batı medeniyetinin oluşumunda gözardı edilemeyen temel taşlarını ifade etmektedir. Dolayısıyla batı toplumunu ifade eden sekülerizm, liberalizm ve kapitalizm gibi modern kavramlar biraz irdelendiğinde, Luther öncülüğündeki dinsel reform hareketinin düşünsel geleneğinin etkisi görülecektir. Luther her devrimci gibi döneminin bütün sosyal, siyasal, ekonomik ve elbette dinsel görünümü sorgulamış ve yerleşik yorumlardan farklı yaklaşımlar dile getirmiştir. Bu doğrultuda Luther, hiyerarşisi içinde yetiştiği Kilise, onun başındaki papa ve ruhban sınıfı bağlamında Katolikleri; yükümlü oldukları dinsel hukukları kendi teolojik söylemine aykırı göründüğünden Yahudileri ve aynı gerekçeyle Müslümanları hedeflemiş ve onları sert bir üslupla yargılamıştır. Dolayısıyla Luther'in herhangi bir söylemine tutunan her ideolog, ihtiyaç duyduğu doktrinel zemini onda bulma imkanına sahip olmuştur. Dolayısıyla Luther'in Yahudi karşıtı söyleminin siyasal ya da kültürel değil bütünüyle teolojik olduğu söylenebilir. Siyasal idareyi kutsaması ise yine onun Pavlusçu anlayışının bir sonucudur ve Kutsal Kitap merkezlidir. Luther'in temellerini attığı Protestanlık, bu temel öğretisiyle Alman halkının büyük çoğunluğunun dinsel tercihini oluşturmaktadır. Öte yandan, Hitler ırkçı ve mutlakiyetçi bir diktatördür. Diktatoryası açısından Luther'in öğretileri onun için gerçekten bulunmaz bir zemin hazırlamaktadır. Dolayısıyla Hitler, Alman kültürel yapısında var olan ve kendi misyonunu destekleyen bütün dinsel yaklaşımları kendi lehinde kullanmayı bilmiştir. Bunu yaparken dinsel bir ideal peşinde olduğu da söylenemez. Nitekim bir pavlusçu olan Luther'in teolojik yaklaşımlarını kendine malzeme yaparken, Pavlus'u, İsa'nın Yahudi karşıtı misyonunu değiştirmekle suçlayabilmiştir. Hitler'in Yahudi soykırımını, onun bir teist olduğu kanaatiyle kuru bir teizme dayandırmak, yine onun çağdaşı olan stalin'in ateist komünizm öğretilerinin tesisi doğrultusunda onlarca milletten milyonlarca insanı yurtlarından sürdüğü ve katlettiği tarihin unutulmaz gerçekleri arasındadır. "Yahudilerle karşılaştığın zaman inaçla haç çıkarmalısın. Açık açık ve korkusuzca "Bu gerçek bir şeytandır" demelisin. Gerçek bir Yahudiden daha öldürücü bir zehire ve daha korkunç bir düşmana sahip olmadığımıza şüphe yoktur. Onlar çeşmeleri zehirlediler ve çocukları hileyle kaçırıp onlara eziyet ettiler."
16. yüzyıl, batı tarihi açısından bir dinsel reform çağını ifade etmektedir. Dinsel reform hareketinin lideri ise, uzun yıllar Katolik Kilisesi üyesi olan ve daha sonra bu Kilise'nin öğreti ve uygulamalarına baş kaldıran Martin Luther'dir. Luther'in dile getirdiği teolojik söylemler, günümüz batı medeniyetinin oluşumunda gözardı edilemeyen temel taşlarını ifade etmektedir. Dolayısıyla batı toplumunu ifade eden sekülerizm, liberalizm ve kapitalizm gibi modern kavramlar biraz irdelendiğinde, Luther öncülüğündeki dinsel reform hareketinin düşünsel geleneğinin etkisi görülecektir. Luther her devrimci gibi döneminin bütün sosyal, siyasal, ekonomik ve elbette dinsel görünümü sorgulamış ve yerleşik yorumlardan farklı yaklaşımlar dile getirmiştir. Bu doğrultuda Luther, hiyerarşisi içinde yetiştiği Kilise, onun başındaki papa ve ruhban sınıfı bağlamında Katolikleri; yükümlü oldukları dinsel hukukları kendi teolojik söylemine aykırı göründüğünden Yahudileri ve aynı gerekçeyle Müslümanları hedeflemiş ve onları sert bir üslupla yargılamıştır. Dolayısıyla Luther'in herhangi bir söylemine tutunan her ideolog, ihtiyaç duyduğu doktrinel zemini onda bulma imkanına sahip olmuştur. Dolayısıyla Luther'in Yahudi karşıtı söyleminin siyasal ya da kültürel değil bütünüyle teolojik olduğu söylenebilir. Siyasal idareyi kutsaması ise yine onun Pavlusçu anlayışının bir sonucudur ve Kutsal Kitap merkezlidir. Luther'in temellerini attığı Protestanlık, bu temel öğretisiyle Alman halkının büyük çoğunluğunun dinsel tercihini oluşturmaktadır. Öte yandan, Hitler ırkçı ve mutlakiyetçi bir diktatördür. Diktatoryası açısından Luther'in öğretileri onun için gerçekten bulunmaz bir zemin hazırlamaktadır. Dolayısıyla Hitler, Alman kültürel yapısında var olan ve kendi misyonunu destekleyen bütün dinsel yaklaşımları kendi lehinde kullanmayı bilmiştir. Bunu yaparken dinsel bir ideal peşinde olduğu da söylenemez. Nitekim bir pavlusçu olan Luther'in teolojik yaklaşımlarını kendine malzeme yaparken, Pavlus'u, İsa'nın Yahudi karşıtı misyonunu değiştirmekle suçlayabilmiştir. Hitler'in Yahudi soykırımını, onun bir teist olduğu kanaatiyle kuru bir teizme dayandırmak, yine onun çağdaşı olan stalin'in ateist komünizm öğretilerinin tesisi doğrultusunda onlarca milletten milyonlarca insanı yurtlarından sürdüğü ve katlettiği tarihin unutulmaz gerçekleri arasındadır. "Yahudilerle karşılaştığın zaman inaçla haç çıkarmalısın. Açık açık ve korkusuzca "Bu gerçek bir şeytandır" demelisin. Gerçek bir Yahudiden daha öldürücü bir zehire ve daha korkunç bir düşmana sahip olmadığımıza şüphe yoktur. Onlar çeşmeleri zehirlediler ve çocukları hileyle kaçırıp onlara eziyet ettiler."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat