Yayınlanışının üzerinden 150 yıl geçen Marx'ın Kapital'inden, hâlâ bir türlü alaşağıedilemeyen kapitalizmin nüvesini oluşturan sermayeye giden uzun yolda, David Harveysermayenin işleyiş mantığını çözümlerken bir metafora başvuruyor: onu doğadaki sudöngüsüyle eşleştiriyor. Böylece gündelik hayatın en ince detayına dek işlemiş, fakatkorkunç boyutlardaki yabancılaşma yüzünden varlığının farkına varılamayan sermayeyielle tutulur ve gözle görülür hale getiriyor.
Sürekli dolaşım halindeki sermayenin nüvesini oluşturduğu ekonomik sistemin ardındakimantık, bir cinnet durumuna işaret ediyor: Nüfusu katlanarak artan şehirlerde yalnızcaçalışmak için yaşamak, sürü kabilinden doluşulan taşıtlarla bir yerlere ulaşmayaçabalamak, bunca bina bolluğu içerisinde insani koşullarda barınamamak; bu başdöndürücü sirkülasyon içinde durmaksızın sömürülmek, kendini gerçekleştirmearaçlarından ve imkânlarından yoksun kalmak...Sermayeye dayalı bu cinnet halindeki düzeni yıkan Ekim Devrimi'nin 100. yılında bizedüşen, yaşadığımız dünyayı kavrayışımızı derinleştirmek ve harekete geçmek.
Yayınlanışının üzerinden 150 yıl geçen Marx'ın Kapital'inden, hâlâ bir türlü alaşağıedilemeyen kapitalizmin nüvesini oluşturan sermayeye giden uzun yolda, David Harveysermayenin işleyiş mantığını çözümlerken bir metafora başvuruyor: onu doğadaki sudöngüsüyle eşleştiriyor. Böylece gündelik hayatın en ince detayına dek işlemiş, fakatkorkunç boyutlardaki yabancılaşma yüzünden varlığının farkına varılamayan sermayeyielle tutulur ve gözle görülür hale getiriyor.
Sürekli dolaşım halindeki sermayenin nüvesini oluşturduğu ekonomik sistemin ardındakimantık, bir cinnet durumuna işaret ediyor: Nüfusu katlanarak artan şehirlerde yalnızcaçalışmak için yaşamak, sürü kabilinden doluşulan taşıtlarla bir yerlere ulaşmayaçabalamak, bunca bina bolluğu içerisinde insani koşullarda barınamamak; bu başdöndürücü sirkülasyon içinde durmaksızın sömürülmek, kendini gerçekleştirmearaçlarından ve imkânlarından yoksun kalmak...Sermayeye dayalı bu cinnet halindeki düzeni yıkan Ekim Devrimi'nin 100. yılında bizedüşen, yaşadığımız dünyayı kavrayışımızı derinleştirmek ve harekete geçmek.