İkinci El
Yirminci yüzyıl insanlık tarihi açısından, kapitalizm ve emperyalizmin yarattığı çok büyük haksızlıklar, adaletsizlikler ve eşitsizliklerle geçti. Pek çok kişi tarafından küreselleşme olarak adlandırılan kapitalist yayılma süreci, dünyanın el değmemiş pek çok bölgesini açlığa, yoksulluğa, ekonomik iflasa ve yıkıma sürükledi ve bunu serbest pazar ve demokrasi adına meşrulaştırdı ve derinleştirdi. Bugün Latin Amerika, Asya, Afrika ve daha pek çok bölgede yer alan azgelişmiş ülkeler, Avrupa ve Kuzey Amerika’nın emperyal ülkelerinin tahakkümü altında bu koşulları kabullenmeye zorlanıyor. Pratikte bu sömürü gittikçe derinleşirken, teorik düzeyde küreselleşmenin ideologları küreselleşmenin tüm insanlığın yararına hizmet ettiğini ve bu sürecin -küreselleşme- kaçınılmaz ve geri döndürülemez olduğunu insanlara yutturmaya çalışıyorlar. Tam da bu noktada, bu kitap; küreselleşmenin aslında yeni bir olgu olmadığını, kapitalizmin tarihsel koşullarının bir ürünü olduğunu, bu sürecin ardında kapsamlı bir sınıf projesinin yer aldığını ve bu süreci tersine çevirmenin mümkün olduğunu gösteriyor Ayrıca, küreselleşmenin tüm insanlığın yararına olmadığını ve yalnızca belirli bir sınıf içerisindeki grupların -bankacılar, spekülatif yatırımcılar, ulusötesi şirketler, özel tekeller, uluslararası mali kurumlar, Dünya Bankası, IMF vs.- çıkarlarına hizmet ettiğini kavramak açısından, "küreselleşme" yerine, "emperyalizm" kavramını kullanmanın daha uygun olduğunu belirtiyor. Yazarlar bu sürecin temelini oluşturan dinamikleri çözümlemekle kalmıyor, aynı zamanda emperyalizm ve pazar ilişkilerine karşı yeni bir alternatif -emperyalizm çağında sosyalizm- oluşturmanın imkânlarını araştırıyor ve yirmi birinci yüzyılda bu oluşuma hizmet edecek ve toplumsal hareketlerin gelecek vizyonunu genişletecek somut öneriler sunuyorlar.
Yoksulluğun gittikçe büyüdüğü, insanların buna artık boyun eğmediği, başta Latin Amerika olmak üzere, direnişin yükseldiği yaşadığımız dünyada gerçekte neler olup bittiğini anlamak isteyen herkes için, günümüz Türkiye koşullarına da ışık tutacak oldukça etkileyici, canlı ve güçlü bir kitap...
- Latin Amerika ve Avrupa-Amerikan Emperyalizmi
- Özelleştirme Labirenti
- Demokrasi ve Kapitalizm: Gergin Bir İlişki
- Emperyalizmin Hizmetinde Sivil Toplum Örgütleri
- ABD Emperyalizmi ve Narko-Kapitalizm
- ABD Hegemonyası: Latin Amerika'da Sağ-Kanat Strateji
- Emperyalizm Çağında Sosyalizm
İkinci El
Yirminci yüzyıl insanlık tarihi açısından, kapitalizm ve emperyalizmin yarattığı çok büyük haksızlıklar, adaletsizlikler ve eşitsizliklerle geçti. Pek çok kişi tarafından küreselleşme olarak adlandırılan kapitalist yayılma süreci, dünyanın el değmemiş pek çok bölgesini açlığa, yoksulluğa, ekonomik iflasa ve yıkıma sürükledi ve bunu serbest pazar ve demokrasi adına meşrulaştırdı ve derinleştirdi. Bugün Latin Amerika, Asya, Afrika ve daha pek çok bölgede yer alan azgelişmiş ülkeler, Avrupa ve Kuzey Amerika’nın emperyal ülkelerinin tahakkümü altında bu koşulları kabullenmeye zorlanıyor. Pratikte bu sömürü gittikçe derinleşirken, teorik düzeyde küreselleşmenin ideologları küreselleşmenin tüm insanlığın yararına hizmet ettiğini ve bu sürecin -küreselleşme- kaçınılmaz ve geri döndürülemez olduğunu insanlara yutturmaya çalışıyorlar. Tam da bu noktada, bu kitap; küreselleşmenin aslında yeni bir olgu olmadığını, kapitalizmin tarihsel koşullarının bir ürünü olduğunu, bu sürecin ardında kapsamlı bir sınıf projesinin yer aldığını ve bu süreci tersine çevirmenin mümkün olduğunu gösteriyor Ayrıca, küreselleşmenin tüm insanlığın yararına olmadığını ve yalnızca belirli bir sınıf içerisindeki grupların -bankacılar, spekülatif yatırımcılar, ulusötesi şirketler, özel tekeller, uluslararası mali kurumlar, Dünya Bankası, IMF vs.- çıkarlarına hizmet ettiğini kavramak açısından, "küreselleşme" yerine, "emperyalizm" kavramını kullanmanın daha uygun olduğunu belirtiyor. Yazarlar bu sürecin temelini oluşturan dinamikleri çözümlemekle kalmıyor, aynı zamanda emperyalizm ve pazar ilişkilerine karşı yeni bir alternatif -emperyalizm çağında sosyalizm- oluşturmanın imkânlarını araştırıyor ve yirmi birinci yüzyılda bu oluşuma hizmet edecek ve toplumsal hareketlerin gelecek vizyonunu genişletecek somut öneriler sunuyorlar.
Yoksulluğun gittikçe büyüdüğü, insanların buna artık boyun eğmediği, başta Latin Amerika olmak üzere, direnişin yükseldiği yaşadığımız dünyada gerçekte neler olup bittiğini anlamak isteyen herkes için, günümüz Türkiye koşullarına da ışık tutacak oldukça etkileyici, canlı ve güçlü bir kitap...
- Latin Amerika ve Avrupa-Amerikan Emperyalizmi
- Özelleştirme Labirenti
- Demokrasi ve Kapitalizm: Gergin Bir İlişki
- Emperyalizmin Hizmetinde Sivil Toplum Örgütleri
- ABD Emperyalizmi ve Narko-Kapitalizm
- ABD Hegemonyası: Latin Amerika'da Sağ-Kanat Strateji
- Emperyalizm Çağında Sosyalizm