Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün üniversite ile medreseyi karşılaştıran eseri çok ihtiyaç duyulan bir zamanda yayımlanmaktadır. Bugün bütün dünyada üniversite kavramı artık yavaş yavaş meslek öğrenilen okul kavramı tarafından işgal edilmeye başlanmıştır. Yüksek öğrenim iyi bir iş bulabilmek için bir zaruret haline geldiği için, demokratik hükûmetler de oy alabilmek maksadıyla yüksek öğrenim imkânını olabildiğince geniş halk tabakalarına yaymak için üniversitelere baskı yapmakta, onları meslek öğreten kurumlar haline dönüştürmekte ve eğitim kalitesinin düşmesine neden olmaktadır.
Gürüz'ün kitabında da okuyacağınız gibi, üniversite eğitim kurumundan eğitim ve araştırma kurumuna doğru gelişmiş bir müessesedir. Medrese ise daha ziyade İslâm cemiyetinin dinî ih-tiyaçlarına cevap verecek din adamı ve hukukçuları yetiştiren bir müessese olarak başlamış, sonra içine fen bilimlerini de katmış, ama sonunda entellektüel olarak iflâs etmis? bir kurumdur.
Gariptir ki, her iki müessesinin de temelini hazırlayan eserler ya Müslümanlar tarafından korunmuş ya da bizzat onlar tarafından yazılmıştır. Peki, Müslüman dünyasının Orta Çağda bu kadar ileriyken, Yeni Çağ'da bu nispette geri kalmasının sebepleri nedir? Kaçınılmaz olarak bunun nedenleri bu dünyada eğitimin çöküşünde aranmalıdır. İşte Gürüz'ün eseri üniversitenin yükselişi ile medresenin çöküşünün analizini yaparken her ikisinin de tarihlerini büyük bir titizlikle elden geçiriyor, okuyucunun bu konularda sağlam bilgilerle teçhiz olmasını sağlıyor.
Prof. Dr. Kemal Gürüz'ün üniversite ile medreseyi karşılaştıran eseri çok ihtiyaç duyulan bir zamanda yayımlanmaktadır. Bugün bütün dünyada üniversite kavramı artık yavaş yavaş meslek öğrenilen okul kavramı tarafından işgal edilmeye başlanmıştır. Yüksek öğrenim iyi bir iş bulabilmek için bir zaruret haline geldiği için, demokratik hükûmetler de oy alabilmek maksadıyla yüksek öğrenim imkânını olabildiğince geniş halk tabakalarına yaymak için üniversitelere baskı yapmakta, onları meslek öğreten kurumlar haline dönüştürmekte ve eğitim kalitesinin düşmesine neden olmaktadır.
Gürüz'ün kitabında da okuyacağınız gibi, üniversite eğitim kurumundan eğitim ve araştırma kurumuna doğru gelişmiş bir müessesedir. Medrese ise daha ziyade İslâm cemiyetinin dinî ih-tiyaçlarına cevap verecek din adamı ve hukukçuları yetiştiren bir müessese olarak başlamış, sonra içine fen bilimlerini de katmış, ama sonunda entellektüel olarak iflâs etmis? bir kurumdur.
Gariptir ki, her iki müessesinin de temelini hazırlayan eserler ya Müslümanlar tarafından korunmuş ya da bizzat onlar tarafından yazılmıştır. Peki, Müslüman dünyasının Orta Çağda bu kadar ileriyken, Yeni Çağ'da bu nispette geri kalmasının sebepleri nedir? Kaçınılmaz olarak bunun nedenleri bu dünyada eğitimin çöküşünde aranmalıdır. İşte Gürüz'ün eseri üniversitenin yükselişi ile medresenin çöküşünün analizini yaparken her ikisinin de tarihlerini büyük bir titizlikle elden geçiriyor, okuyucunun bu konularda sağlam bilgilerle teçhiz olmasını sağlıyor.