Hatice Akdoğan, bu kitabında, burjuva medyanın kadını nasıl aşağıladığını, düşkünleştirdiğini, podyumlarda sergileyip pazarladığını ve bir meta olarak kullandığını anlatıyor. Burjuva medyanın kadın politikasının akıl almaz yöntemlerini deşifre ediyor. Burjuvazi, kadını alınıp satılan bir meta durumuna indirgemiştir. Burjuva medya için de bu böyledir. Burjuva medya patronları, televizyonlarının izlenme oranını arttırmak, gazete ve dergilerini çok satmak için kadının fiziksel yanına sarılıyor. Şan ve şöhreti, kadının soyunmasına indirgiyor. Tekelci medyanın parasal çekiciliğine kendini kaptıran kadınlar da, önce medyatik olmak için çalışıyor, sonra da kadınsal varlığını pazarlıyor. Böylece burjuva medya ile medyatik kadınlar arasında bir ticaret gerçekleştiriliyor. İşte bu, kapitalizmin kadına biçtiği çirkinliklerden, hiç de insani olmayan ilişkilerden biridir. Burjuva medyada emekçi kadınlara ve onların sorunlarına yer yoktur. Onlar, en fazlasından kadını aşağılamanın dolgu malzemesidir, mizansenidir.
Hatice Akdoğan, bu kitabında, burjuva medyanın kadını nasıl aşağıladığını, düşkünleştirdiğini, podyumlarda sergileyip pazarladığını ve bir meta olarak kullandığını anlatıyor. Burjuva medyanın kadın politikasının akıl almaz yöntemlerini deşifre ediyor. Burjuvazi, kadını alınıp satılan bir meta durumuna indirgemiştir. Burjuva medya için de bu böyledir. Burjuva medya patronları, televizyonlarının izlenme oranını arttırmak, gazete ve dergilerini çok satmak için kadının fiziksel yanına sarılıyor. Şan ve şöhreti, kadının soyunmasına indirgiyor. Tekelci medyanın parasal çekiciliğine kendini kaptıran kadınlar da, önce medyatik olmak için çalışıyor, sonra da kadınsal varlığını pazarlıyor. Böylece burjuva medya ile medyatik kadınlar arasında bir ticaret gerçekleştiriliyor. İşte bu, kapitalizmin kadına biçtiği çirkinliklerden, hiç de insani olmayan ilişkilerden biridir. Burjuva medyada emekçi kadınlara ve onların sorunlarına yer yoktur. Onlar, en fazlasından kadını aşağılamanın dolgu malzemesidir, mizansenidir.