Bu kitapta Stefan Zweig ile karısı Friderike arasındaki mektuplaşmalardan zengin bir seçki sunuluyor. Stefan Zweigin 1912 yılında tanışıp 1920'de evlendiği Friderike'nin Stefan Zweig üzerinde etkisi büyüktü; dünyaca ünlü bir yazar olmasında, gerek yaşamı boyunca, gerekse ölümünden sonra büyük rol oynadı. Çiftin çeyrek yüzyıldan uzun süren beraberliğinde Stefan Zweig sık sık yolculuklara çıkıyor, gittiği her yerden Friderike'ye mektuplar yolluyordu. Eşi de ona uzun uzun yanıtlar veriyordu. Almanca orijinali 2006 yılında yayınlanan bu kitapta 30 yıllık inişli çıkışlı ilişki boyunca karşılıklı olarak yazılmış 1220 mektup arasından özenle seçilmiş 300'den fazla mektuba yer veriliyor. Bu mektuplaşmalar, iki insan arasındaki yakın ilişkileri, aşkı, bunalımları ve parçalanmayı sergilemiyor yalnızca. Dünya tarihinin sarsıntılı ve kanlı bir döneminden kesitler sunuyor; 20. yüzyılın ilk yarısının kültür ve sanat ortamı hakkında bilgi veriyor. Ve bu büyük yazarın iç dünyasını, sevinç ve üzüntülerini, onu intihara sürükleyen derin insancıllığını da çarpıcılıkla okurun önüne getiriyor.
Bu kitapta Stefan Zweig ile karısı Friderike arasındaki mektuplaşmalardan zengin bir seçki sunuluyor. Stefan Zweigin 1912 yılında tanışıp 1920'de evlendiği Friderike'nin Stefan Zweig üzerinde etkisi büyüktü; dünyaca ünlü bir yazar olmasında, gerek yaşamı boyunca, gerekse ölümünden sonra büyük rol oynadı. Çiftin çeyrek yüzyıldan uzun süren beraberliğinde Stefan Zweig sık sık yolculuklara çıkıyor, gittiği her yerden Friderike'ye mektuplar yolluyordu. Eşi de ona uzun uzun yanıtlar veriyordu. Almanca orijinali 2006 yılında yayınlanan bu kitapta 30 yıllık inişli çıkışlı ilişki boyunca karşılıklı olarak yazılmış 1220 mektup arasından özenle seçilmiş 300'den fazla mektuba yer veriliyor. Bu mektuplaşmalar, iki insan arasındaki yakın ilişkileri, aşkı, bunalımları ve parçalanmayı sergilemiyor yalnızca. Dünya tarihinin sarsıntılı ve kanlı bir döneminden kesitler sunuyor; 20. yüzyılın ilk yarısının kültür ve sanat ortamı hakkında bilgi veriyor. Ve bu büyük yazarın iç dünyasını, sevinç ve üzüntülerini, onu intihara sürükleyen derin insancıllığını da çarpıcılıkla okurun önüne getiriyor.