"Gel" derdin güneşe, "Gel", kendi mahsun yalnızlığında.
Başını dayayıp pervazına dertleştiğin gecenin koyusunda.
Sesin tek şeritli bir yol gibi uzanırdı önün sıra;ne o yolun sonunu görürdü gök gözlerin ne de virajlarını.
Sen yine o düş yatağına uzanırdın.
Önce tavana takılırdı gözlerin, ansızın dönerdin yine sağına, solun çok ağrırdı çünkü yatamazdın.
Sol yanın çok vurulmuştu senin.
Yastığın sarardı seni; yorganın serilirdi edepsizce üstüne, sen kıvrılırdın içine güşlere gebe."
"Gel" derdin güneşe, "Gel", kendi mahsun yalnızlığında.
Başını dayayıp pervazına dertleştiğin gecenin koyusunda.
Sesin tek şeritli bir yol gibi uzanırdı önün sıra;ne o yolun sonunu görürdü gök gözlerin ne de virajlarını.
Sen yine o düş yatağına uzanırdın.
Önce tavana takılırdı gözlerin, ansızın dönerdin yine sağına, solun çok ağrırdı çünkü yatamazdın.
Sol yanın çok vurulmuştu senin.
Yastığın sarardı seni; yorganın serilirdi edepsizce üstüne, sen kıvrılırdın içine güşlere gebe."