Meleklerin Düşleri Abimin Deliliğe Gidişi

Stok Kodu:
9789756565407
Boyut:
11.50x19.00
Sayfa Sayısı:
225
Basım Yeri:
Ankara
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2002-10
Çeviren:
Serkan Göktaş
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Orijinal Adı:
Angelhead - My Brother's Decent Into Madness
9789756565407
524264
Meleklerin Düşleri
Meleklerin Düşleri Abimin Deliliğe Gidişi
17.00
Ağabeyimin Deliliğe Gidişi Sürekli bunun üzerinden düşünüyorum. Hafızam çizik bir plak gibi. İşte oradayım, dikilmiş seyrediyorum, korkuyorum, çünkü daha önceki bazı şiddet eğilimlerini hatırlıyorum; itip kakmalar ve sıkıştırmalar, çamur topakları ve Michael'ın beni havada döndürüp yere atmaları, sıyrılmış dizler, kanayan dudaklar ve acımasız kahkahalar. Çocukluk eğlenceleri işte, abi kardeş arasındaki şeyler - ama onunla daha farklı, daha karanlıkta, ürkütücü bir keyfi vardı. Babam ışığı yaktı. O küçük hareket gözümüze tehlikeli, yürekli, cesur görünmüştü. İnsan dişi büyüklüğündeki kırık cam parçaları odanın zeminine yayılmıştı. Gece lambasından akan jel yeni halının üzerinde parlıyordu. Michael sakinleşmişti. Pencere artık bir ayna gibi içeriyi yansıtıyordu. Tanrı'nın, kızgın babanın suçlayıcı yüzünün yerine, yalnızca kendisini görüyordu üzerinde; solgun bir yüz ve gözyaşları ve kömür karası gözler. Ayakları kanıyordu, kandan tamamen kıpkırmızı kesilmişlerdi ve üzerlerine saplanmış cam parçaları tıpkı bir köpekbalığının dişleri gibiydi. Annem ambulans çağırdı. Babam, cam parçalarını hiçbir şekilde umursamayarak Michael'a doğru ilerledi ve onu göğsüne bastırdı. Michael 1993'te hapse girmeden bir ay önce ölen babamın yatağa oturduğunu, Michael'ı, Ozzy Osbourne tişörtlü bu koca çocuğu, beceriksizce kucağına oturttuğunu hatırlıyorum. İleri geri sallanıyorlardı. Michael tamamen kendini salmıştı, bir ceset gibiydi. Boş gözlerle bakıyordu, içindeki tüm hayat, tüm benliği çekilmişti.
Ağabeyimin Deliliğe Gidişi Sürekli bunun üzerinden düşünüyorum. Hafızam çizik bir plak gibi. İşte oradayım, dikilmiş seyrediyorum, korkuyorum, çünkü daha önceki bazı şiddet eğilimlerini hatırlıyorum; itip kakmalar ve sıkıştırmalar, çamur topakları ve Michael'ın beni havada döndürüp yere atmaları, sıyrılmış dizler, kanayan dudaklar ve acımasız kahkahalar. Çocukluk eğlenceleri işte, abi kardeş arasındaki şeyler - ama onunla daha farklı, daha karanlıkta, ürkütücü bir keyfi vardı. Babam ışığı yaktı. O küçük hareket gözümüze tehlikeli, yürekli, cesur görünmüştü. İnsan dişi büyüklüğündeki kırık cam parçaları odanın zeminine yayılmıştı. Gece lambasından akan jel yeni halının üzerinde parlıyordu. Michael sakinleşmişti. Pencere artık bir ayna gibi içeriyi yansıtıyordu. Tanrı'nın, kızgın babanın suçlayıcı yüzünün yerine, yalnızca kendisini görüyordu üzerinde; solgun bir yüz ve gözyaşları ve kömür karası gözler. Ayakları kanıyordu, kandan tamamen kıpkırmızı kesilmişlerdi ve üzerlerine saplanmış cam parçaları tıpkı bir köpekbalığının dişleri gibiydi. Annem ambulans çağırdı. Babam, cam parçalarını hiçbir şekilde umursamayarak Michael'a doğru ilerledi ve onu göğsüne bastırdı. Michael 1993'te hapse girmeden bir ay önce ölen babamın yatağa oturduğunu, Michael'ı, Ozzy Osbourne tişörtlü bu koca çocuğu, beceriksizce kucağına oturttuğunu hatırlıyorum. İleri geri sallanıyorlardı. Michael tamamen kendini salmıştı, bir ceset gibiydi. Boş gözlerle bakıyordu, içindeki tüm hayat, tüm benliği çekilmişti.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat