Memo Zin Efsanesi : Mezopotamya'da Aşk

Stok Kodu:
9786058535367
Boyut:
13.50x21.00
Sayfa Sayısı:
256
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2014-04
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9786058535367
364666
Memo Zin Efsanesi : Mezopotamya'da Aşk
Memo Zin Efsanesi : Mezopotamya'da Aşk
20.00

Sermiyan Dede konuşmasını bitirdiğinde, Mir Abdal Camisi'nin müezzini saba makamındaki sabah ezanına oku­maya başlamıştı. Sabahın seher vakti sonrası sabah olmuş, gün ağarmıştı. Yerdeki karıncalar yeni buğday taneleri ve yaprakları yuvalarına yığmak için deliklerinde dışarı çıkmaya, ağaç dal­larındaki yuvalarında yatan kuşlar yeni böcekleri avlamak için uçmaya ve Dicle kıyısındaki balıklar artık rızıklarını aramak için Dicle'nin daha da derinliklerine kaçmaya başlamıştılar. Yeni bir gün yeryüzünde ve gökyüzünde başlamasına başla­mıştı; amma Memdin Sermiyan Dede'nin konuşmasından sonra birçok bilinmeyenleri öğrenince âdeta dili tutulmuş deli diva­ne gibi olmuştu.

Sermiyan Dede son bir hamlede altın vuruşlu cümlelerini avazı çıktığı kadar Dicle'ye doğru harman gibi savurdu:

“Mir Memdin! Mezopotamya, sevip de sevdiklerine ka­vuşamayan, aşkı için bu uğurda canlarını kahramanca veren âşıkların adasıdır. Mezopotamya'yı iki kız kardeş gibi kucakla­yan Fırat ve Dicle'dir. Bu iki ab-ı hayat kaynağı, Botan halkının da yaşamını aşklarına adamışların da kaynağıdır. Fırat Sitti ise Dicle Zin'dir. Tacdin ve Memo Cizre ve Alan'dır. Bu iki deli di­vane âşıklar, bu iki dünyalar güzeli kardeşin baldan tatlı sözleri, aydan parlak yüzleri ile hayat bulmuşlardır. Ama gelin görün ki;

Fırat coşkusu ile dolu olan Sitti, Tacdin'i boğmadan aşk ge­misine alıp yüzdürmesini bilmiştir. Oysa Dicle taşkınlığındaki Zin'in aşkı Memo'yu aşk gemisine almak istemişse de, Beko fit­nesinin sinsi çabaları ile Bey'in zalimliği tarafından gemilerinin tabanları delinerek, Memo'nun aşk suyu ile boğulmasına sebep olmuştur. İşte bu nedenledir ki; aşk adasının en büyük aşk kah­ramanı ise sırf aynı soydan değil diye sevdiğine kavuşamayan ama halkının başına taç ettiği, Memo'dur. Bu gerçek böyle biline ve bu destan binlerce yıl nesilden nesile, dilden dile böyle anlatıla...”

Sermiyan Dede konuşmasını bitirdiğinde, Mir Abdal Camisi'nin müezzini saba makamındaki sabah ezanına oku­maya başlamıştı. Sabahın seher vakti sonrası sabah olmuş, gün ağarmıştı. Yerdeki karıncalar yeni buğday taneleri ve yaprakları yuvalarına yığmak için deliklerinde dışarı çıkmaya, ağaç dal­larındaki yuvalarında yatan kuşlar yeni böcekleri avlamak için uçmaya ve Dicle kıyısındaki balıklar artık rızıklarını aramak için Dicle'nin daha da derinliklerine kaçmaya başlamıştılar. Yeni bir gün yeryüzünde ve gökyüzünde başlamasına başla­mıştı; amma Memdin Sermiyan Dede'nin konuşmasından sonra birçok bilinmeyenleri öğrenince âdeta dili tutulmuş deli diva­ne gibi olmuştu.

Sermiyan Dede son bir hamlede altın vuruşlu cümlelerini avazı çıktığı kadar Dicle'ye doğru harman gibi savurdu:

“Mir Memdin! Mezopotamya, sevip de sevdiklerine ka­vuşamayan, aşkı için bu uğurda canlarını kahramanca veren âşıkların adasıdır. Mezopotamya'yı iki kız kardeş gibi kucakla­yan Fırat ve Dicle'dir. Bu iki ab-ı hayat kaynağı, Botan halkının da yaşamını aşklarına adamışların da kaynağıdır. Fırat Sitti ise Dicle Zin'dir. Tacdin ve Memo Cizre ve Alan'dır. Bu iki deli di­vane âşıklar, bu iki dünyalar güzeli kardeşin baldan tatlı sözleri, aydan parlak yüzleri ile hayat bulmuşlardır. Ama gelin görün ki;

Fırat coşkusu ile dolu olan Sitti, Tacdin'i boğmadan aşk ge­misine alıp yüzdürmesini bilmiştir. Oysa Dicle taşkınlığındaki Zin'in aşkı Memo'yu aşk gemisine almak istemişse de, Beko fit­nesinin sinsi çabaları ile Bey'in zalimliği tarafından gemilerinin tabanları delinerek, Memo'nun aşk suyu ile boğulmasına sebep olmuştur. İşte bu nedenledir ki; aşk adasının en büyük aşk kah­ramanı ise sırf aynı soydan değil diye sevdiğine kavuşamayan ama halkının başına taç ettiği, Memo'dur. Bu gerçek böyle biline ve bu destan binlerce yıl nesilden nesile, dilden dile böyle anlatıla...”

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat