Mizanü'l - Hakk Fi İhtiyari'l-Ehakk (Ciltli) En Doğruyu Seçmek İçin Hak Terazisi

Stok Kodu:
9789759971243
Boyut:
17.50x24.00
Sayfa Sayısı:
342
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2007-04
Kapak Türü:
Ciltli
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789759971243
543707
Mizanü'l - Hakk Fi İhtiyari'l-Ehakk (Ciltli)
Mizanü'l - Hakk Fi İhtiyari'l-Ehakk (Ciltli) En Doğruyu Seçmek İçin Hak Terazisi
40.00

XVII. yüzyılın yetiştirdiği en büyük Osmanlı bilginlerinden biri olan Kâtip Çelebi tüm eserlerinde akla ve müspet ilimlere yer vermiştir. Çağının bağnazlığından sıyrılarak, başkalarının halkı birbirine düşürecek bir kavga haline getirdiği konular hakkında doğru yolu gösteren odur. Doğruyu bulmaya ve göstermeye çalışırken kalemine hâkim olan güç tarafsızlığından gelir. Hükümlerinde kullandığı terazinin kefesine hislerini, arkadaşlıklarını koymaktan uzak durmuş, söyleyeceklerini açıkça söylemiştir. Onu ilgilendiren kişiler değil fikirlerdir. Kâtip Çelebi zamanında din adamları iki gruba ayrılarak hiçbir dinsel, bilimsel ve pratik değeri bulunmayan bazı konuları tartışıyor, birbirlerine acımasızca hücum ediyor, hatta cahil halkı da yanlarına çekerek fitne çıkarıyor, buna da "din ve ilim" diyorlardı. İki gruptan birinin başında Halvetiye tarikatına mensup Sivasî Efendi, öbürünün başındaysa Birgivî'nin talebelerinden ders almış olan Kadızâde bulunuyordu. Kavga bir medrese-tekke, müderris-şeyh, molla-derviş boğuşması halini almıştı. Mîzânü'l-Hakk işte bu ortamda yazılmıştır. Müspet ilimlerin gerekliliğine dair bir girişle başlayan eser yirmi bir konuyu ele almaktadır... Kabalcı Yayınevi bu küçük, ama önemli eserin Orhan Şaik Gökyay ve Süleyman Uludağ tarafından yapılan iki ayrı çevirisini ve Osmanlıcasını okurlara ve araştırmacılara bir arada sunuyor.

XVII. yüzyılın yetiştirdiği en büyük Osmanlı bilginlerinden biri olan Kâtip Çelebi tüm eserlerinde akla ve müspet ilimlere yer vermiştir. Çağının bağnazlığından sıyrılarak, başkalarının halkı birbirine düşürecek bir kavga haline getirdiği konular hakkında doğru yolu gösteren odur. Doğruyu bulmaya ve göstermeye çalışırken kalemine hâkim olan güç tarafsızlığından gelir. Hükümlerinde kullandığı terazinin kefesine hislerini, arkadaşlıklarını koymaktan uzak durmuş, söyleyeceklerini açıkça söylemiştir. Onu ilgilendiren kişiler değil fikirlerdir. Kâtip Çelebi zamanında din adamları iki gruba ayrılarak hiçbir dinsel, bilimsel ve pratik değeri bulunmayan bazı konuları tartışıyor, birbirlerine acımasızca hücum ediyor, hatta cahil halkı da yanlarına çekerek fitne çıkarıyor, buna da "din ve ilim" diyorlardı. İki gruptan birinin başında Halvetiye tarikatına mensup Sivasî Efendi, öbürünün başındaysa Birgivî'nin talebelerinden ders almış olan Kadızâde bulunuyordu. Kavga bir medrese-tekke, müderris-şeyh, molla-derviş boğuşması halini almıştı. Mîzânü'l-Hakk işte bu ortamda yazılmıştır. Müspet ilimlerin gerekliliğine dair bir girişle başlayan eser yirmi bir konuyu ele almaktadır... Kabalcı Yayınevi bu küçük, ama önemli eserin Orhan Şaik Gökyay ve Süleyman Uludağ tarafından yapılan iki ayrı çevirisini ve Osmanlıcasını okurlara ve araştırmacılara bir arada sunuyor.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat