Kafka, aşırı akılcılaşmanın ve akla aşırı güvenin yarattığı duygusuz bir çağın yazarıdır. En büyük derdi, insanın gerçekten insan olmasıdır. Klasik eserlerde sıkça işlenen ahlaksal tamamlanma, sorumluluk bilinciyle empati kurarak hareket edilmesi yönündeki vurguyu işlediği açıktır. Onun farkı bu gerçekliğin olay örgüsü içinde çok daha derin işlenmiş olmasıdır.Eserlerinde modern insanın şekilciliğine, maddiyata düşkün yaşamına ve unvana insandan daha çok değer veren yaşam anlayışına eleştirisi nettir.
Modern insanın günlük yaşamda hissettiği özgürlüğün gerçek bir özgürlük olmadığını, tam tersine yaşamı sorgulamayan bir özgürlük algısının gerçek bir mahkûmiyet olduğunu vurgular. Değerlerin olmadığı, samimiyetsiz, sevgisiz ilişkilerin hâkim olduğu ve onurlu bir yaşamın değil para ve çıkar ilişkilerinin yüceltildiği bir çağda insan parmaklıklar arasında olmasa bile insanca yaşamadığı için içindeki insanlık onurunu hapsetmiştir.
Yabancılaşma gerçekliğinin en derin izlerini eserlerinde farklı ilişki biçimleri şeklinde ortaya koyarak betimlemiştir. Bu kimi zaman bürokrasi eleştirisi, kimi zaman aile ilişkileri içindeki çürüme şeklinde anlatılsa da aynı temelden kaynaklanan bir sorunun görünümüdür. İnsan önce kendine yabancılaşarak, kendinden kaçmakta ve bu durum kurduğu tüm ilişkilere aynı sevgisiz ve hoyrat rengi vermektedir. Yabancılaşmaya bağlı bir içsel kopuş, hayatın adaletsizlikleri ile yüzleşmekten kaçınma ve ahlaki kriz eserlerinde açıkça ortaya konulur. Yabancılaşmaya yönelik vurgusu modern çağda yaklaşan tehlikeye dikkat çekmesi itibariyle değerlidir.
Doğrudan belirtmese de insan dünyasında gerçek adaletin ahlaksal tamamlanma ile gerçekleşebileceğinin vurgusunu yapar. Kafka eserlerinde insanlığın olumsuz gidişatını görmüş ve gerekli uyarıları yapmıştır. İnsanın yaşamını sorgulaması, çarpık ve adaletsiz bir düzeni eleştirmesi yetmez. Bunu değiştirme yönünde bir adım atmalıdır. Eğer bunu değiştirmeyi değil de bu çürümenin ve adaletsiz işleyişin bir parçası olmayı seçerse, kendisi de aynı yozlaşmış düzen içinde yok olup gidecektir.
Kafka, aşırı akılcılaşmanın ve akla aşırı güvenin yarattığı duygusuz bir çağın yazarıdır. En büyük derdi, insanın gerçekten insan olmasıdır. Klasik eserlerde sıkça işlenen ahlaksal tamamlanma, sorumluluk bilinciyle empati kurarak hareket edilmesi yönündeki vurguyu işlediği açıktır. Onun farkı bu gerçekliğin olay örgüsü içinde çok daha derin işlenmiş olmasıdır.Eserlerinde modern insanın şekilciliğine, maddiyata düşkün yaşamına ve unvana insandan daha çok değer veren yaşam anlayışına eleştirisi nettir.
Modern insanın günlük yaşamda hissettiği özgürlüğün gerçek bir özgürlük olmadığını, tam tersine yaşamı sorgulamayan bir özgürlük algısının gerçek bir mahkûmiyet olduğunu vurgular. Değerlerin olmadığı, samimiyetsiz, sevgisiz ilişkilerin hâkim olduğu ve onurlu bir yaşamın değil para ve çıkar ilişkilerinin yüceltildiği bir çağda insan parmaklıklar arasında olmasa bile insanca yaşamadığı için içindeki insanlık onurunu hapsetmiştir.
Yabancılaşma gerçekliğinin en derin izlerini eserlerinde farklı ilişki biçimleri şeklinde ortaya koyarak betimlemiştir. Bu kimi zaman bürokrasi eleştirisi, kimi zaman aile ilişkileri içindeki çürüme şeklinde anlatılsa da aynı temelden kaynaklanan bir sorunun görünümüdür. İnsan önce kendine yabancılaşarak, kendinden kaçmakta ve bu durum kurduğu tüm ilişkilere aynı sevgisiz ve hoyrat rengi vermektedir. Yabancılaşmaya bağlı bir içsel kopuş, hayatın adaletsizlikleri ile yüzleşmekten kaçınma ve ahlaki kriz eserlerinde açıkça ortaya konulur. Yabancılaşmaya yönelik vurgusu modern çağda yaklaşan tehlikeye dikkat çekmesi itibariyle değerlidir.
Doğrudan belirtmese de insan dünyasında gerçek adaletin ahlaksal tamamlanma ile gerçekleşebileceğinin vurgusunu yapar. Kafka eserlerinde insanlığın olumsuz gidişatını görmüş ve gerekli uyarıları yapmıştır. İnsanın yaşamını sorgulaması, çarpık ve adaletsiz bir düzeni eleştirmesi yetmez. Bunu değiştirme yönünde bir adım atmalıdır. Eğer bunu değiştirmeyi değil de bu çürümenin ve adaletsiz işleyişin bir parçası olmayı seçerse, kendisi de aynı yozlaşmış düzen içinde yok olup gidecektir.