Toplumlar ve milletler arasındaki zıtlığa, buzdağı ve yanardağ derecesinde en keskin örnek olarak, Moskofla Türkün gösterilebileceğini söyleyen Necip Fazıl, bu eserinde tarihî bir perspektif içinde Türk- Rus münasebetlerinin tahlilini yapar. Bu tahlilin içinde "Moskof" sözcüğünün ifade ettiği mânâ kadar Altun Ordu'dan başlayarak Cumhuriyet devrine kadarki Türk tarihinin kritik dönemlerinin teşhis ve mânalandırılması da vardır.
Üç ana bölüm halindeki eserin, kitap boyunca ispatına girişilen temel tezi ise, 1917 ihtilalinden sonra bütün dünyanın başına belâ kesilen Rusya'nın dünya sahnesine çıkmasında iki müslüman ve asılları Türk başbuğun, 14. Asır sonlarında Timurlenk'in ve 18. Asır başlarında Baltacı Mehmed Paşa'nın sorumlu olduğudur.
Toplumlar ve milletler arasındaki zıtlığa, buzdağı ve yanardağ derecesinde en keskin örnek olarak, Moskofla Türkün gösterilebileceğini söyleyen Necip Fazıl, bu eserinde tarihî bir perspektif içinde Türk- Rus münasebetlerinin tahlilini yapar. Bu tahlilin içinde "Moskof" sözcüğünün ifade ettiği mânâ kadar Altun Ordu'dan başlayarak Cumhuriyet devrine kadarki Türk tarihinin kritik dönemlerinin teşhis ve mânalandırılması da vardır.
Üç ana bölüm halindeki eserin, kitap boyunca ispatına girişilen temel tezi ise, 1917 ihtilalinden sonra bütün dünyanın başına belâ kesilen Rusya'nın dünya sahnesine çıkmasında iki müslüman ve asılları Türk başbuğun, 14. Asır sonlarında Timurlenk'in ve 18. Asır başlarında Baltacı Mehmed Paşa'nın sorumlu olduğudur.