"Alperenler, çelik bilekli, cesur yürekli, bilge Türklerdir."
"Bir kar tanesi olsam, Mekke'ye düşmek isterdim." Diyen Muhsin Reis, bizim gibi, "Kendini vatanı ve milleti uğruna feda etmekten çekinmeyen bir neslin" Muhsin abisiydi. Derin milletin temsilcisi olarak hep mazlumların yanındaydı. Haksızlıkların karşısında dimdik durmasını bildi. Yirminci asırda Sahabe ruhu taşıyan alperendi. "Alperenler, çelik bilekli, cesur yürekli, bilge Türklerdir." sözünün sahibi şehit Muhsin Yazıcıoğlu, bir devrin vicdanı olarak ardında iyi bir isim bırakarak gerçek âleme göçtü.
Muhsin Reis, ölümün her an geleceğinin şuurundaydı. Ölümünden birkaç saat önce yaptığı konuşmada, "Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. "Küf" dedi mi gitti. Bir saniyenize bile hâkim değilsiniz. Bir saniyesine bile hâkim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz." Diyen yüce ruhlu biriydi.
Allah (cc), "Her canlı ölümü tadacaktır/tatmaktadır." buyurur. Muhsin Reis de zamanı geldi ve her an gitmek için can attığı Sonsuzluğun Rabb'ine kavuştu. Giderken güzel gittiğine eminim. Yine emin olduğum bir şey varsa o da; son anında Azrail'e "Hoş geldin" dediğidir. Elinizdeki eser, çağımızda yaşamış bir Alperen olan Muhsin Reis'in davasını, ölümünü, ölümünün ardındaki şüpheleri ve ardından söylenenleri bir araya getiriyor.
"Alperenler, çelik bilekli, cesur yürekli, bilge Türklerdir."
"Bir kar tanesi olsam, Mekke'ye düşmek isterdim." Diyen Muhsin Reis, bizim gibi, "Kendini vatanı ve milleti uğruna feda etmekten çekinmeyen bir neslin" Muhsin abisiydi. Derin milletin temsilcisi olarak hep mazlumların yanındaydı. Haksızlıkların karşısında dimdik durmasını bildi. Yirminci asırda Sahabe ruhu taşıyan alperendi. "Alperenler, çelik bilekli, cesur yürekli, bilge Türklerdir." sözünün sahibi şehit Muhsin Yazıcıoğlu, bir devrin vicdanı olarak ardında iyi bir isim bırakarak gerçek âleme göçtü.
Muhsin Reis, ölümün her an geleceğinin şuurundaydı. Ölümünden birkaç saat önce yaptığı konuşmada, "Şimdi bakın yoldan geldik, yola gideceğiz. Hiç birimizin garantisi yok. Şurada ayakta duranın da, oturanın da garantisi yok. Yani, ruh bir saniyeliktir. "Küf" dedi mi gitti. Bir saniyenize bile hâkim değilsiniz. Bir saniyesine bile hâkim olamadığımız, hükmedemediğimiz bir hayat için, bir dünya için, bu kadar fırıldak olmanın anlamı yoktur. Düz yaşayacağız, düz duracağız, düz yürüyeceğiz. Dik duracağız, doğru gideceğiz." Diyen yüce ruhlu biriydi.
Allah (cc), "Her canlı ölümü tadacaktır/tatmaktadır." buyurur. Muhsin Reis de zamanı geldi ve her an gitmek için can attığı Sonsuzluğun Rabb'ine kavuştu. Giderken güzel gittiğine eminim. Yine emin olduğum bir şey varsa o da; son anında Azrail'e "Hoş geldin" dediğidir. Elinizdeki eser, çağımızda yaşamış bir Alperen olan Muhsin Reis'in davasını, ölümünü, ölümünün ardındaki şüpheleri ve ardından söylenenleri bir araya getiriyor.