Dünyayı sınıflandırmaktan ve sınırlandırmaktan öte, sınıflandırılmış ve sınırlandırılmış bir dünyanın başkalaşıma uğrayan, dönüşen nesnelerine kulak kabartan deneme, artık şiirin unutuşun hafızasına terk edilmediği bir uzamda hatırlamayı ve hatırlanmayı mümkün kılan tek biçim olarak yazınsal zamanın kanat çırpışlarına kuracaktır kalp atışlarını.
“Her bakış bir sınırdır,” diyor Ahmet Bozkurt. Anısı olmayan bir zamanın ve hep bir kaçışa terk edilen bakışın, tüm nedenselliklerin tükendiği noktada söyleyecek sözünün olduğunu tekrar eden uç metinlerden mürekkep bir kitap Mum Lekesi. Yazının tüm olabilirlik sınırlarını ifşa eden, hakikatin saf mevcudiyetine yönelik iddiaya şiirsel bir aidiyet kazandıran, yazı'nın handiyse kadraja alınmamış öznesine odaklanan, imgelerle ve dille, dilin dolayımsız akışkanlığı içerisinde kurulan bir dünyanın büyü bozumunu mümkün kılan dil estetiğini sınırın sınırsızlığında hatırlatan yeni bir yazı ayracı aynı zamanda.
Yazının konakladığı tüm duraklarda süreğen bir imgeler evreni kuran denemenin yalnız ve kırılgan sesine her satırında tanıklık edeceğiniz Mum Lekesi eksik ve eksiltili bir yazı dünyasının kapılarını aralıyor.
Mum Lekesi, kendi kendisine perde olan tüm gölgeleri aradan kaldıran bir bakışla kuruyor denemenin dilini. Sessizliğin mırıltısı, sözün şiddeti ve elbette yazıya içrek bir felsefi duyuşun eleştirel harmanıyla…
Dünyayı sınıflandırmaktan ve sınırlandırmaktan öte, sınıflandırılmış ve sınırlandırılmış bir dünyanın başkalaşıma uğrayan, dönüşen nesnelerine kulak kabartan deneme, artık şiirin unutuşun hafızasına terk edilmediği bir uzamda hatırlamayı ve hatırlanmayı mümkün kılan tek biçim olarak yazınsal zamanın kanat çırpışlarına kuracaktır kalp atışlarını.
“Her bakış bir sınırdır,” diyor Ahmet Bozkurt. Anısı olmayan bir zamanın ve hep bir kaçışa terk edilen bakışın, tüm nedenselliklerin tükendiği noktada söyleyecek sözünün olduğunu tekrar eden uç metinlerden mürekkep bir kitap Mum Lekesi. Yazının tüm olabilirlik sınırlarını ifşa eden, hakikatin saf mevcudiyetine yönelik iddiaya şiirsel bir aidiyet kazandıran, yazı'nın handiyse kadraja alınmamış öznesine odaklanan, imgelerle ve dille, dilin dolayımsız akışkanlığı içerisinde kurulan bir dünyanın büyü bozumunu mümkün kılan dil estetiğini sınırın sınırsızlığında hatırlatan yeni bir yazı ayracı aynı zamanda.
Yazının konakladığı tüm duraklarda süreğen bir imgeler evreni kuran denemenin yalnız ve kırılgan sesine her satırında tanıklık edeceğiniz Mum Lekesi eksik ve eksiltili bir yazı dünyasının kapılarını aralıyor.
Mum Lekesi, kendi kendisine perde olan tüm gölgeleri aradan kaldıran bir bakışla kuruyor denemenin dilini. Sessizliğin mırıltısı, sözün şiddeti ve elbette yazıya içrek bir felsefi duyuşun eleştirel harmanıyla…