Murat okuldan dönmüş, odasına çekilmişti. Derin düşünceler içinde kitaplarını, defterlerini karıştırıyordu. Bir gün önce üzdüğü annesinin ağlamaklı yüzü gözünün önünden gitmiyordu. Şunu da isterim, bunu da isterim diye tepinmesi doğru muydu? Tek gelirleri temizlik işlerinden alınan paraydı. O da her gün olmuyordu. Parası olsa ondan esirger miydi hiç? Hangi güçle alacaktı? Başkalarıyla yarışacak durumları mı vardı? Ne yapsaydı da annesinin gönlünü alsaydı? Bir yandan bunu, bir yandan da renk renk giysileri düşünüyordu. Annesi, temizlik işinden akşam olurken döndü. Yorgundu, gözleri yuvasına çekilmişti. Dizleri sızlıyor, tabanları yanıyor, göğüs kafesinden hışırtılı sesler çıkıyordu. Yarı ak saçları dağınıktı. Yüzünde derin üzüntülerin izleri vardı. Çiçek desenli mor giysisi topuklarına kadar uzanıyordu. Elinde büyükçe bir paket vardı. Dışarıda esen rüzgârın sesi, içeriye bir ıslık sesi gibi geliyordu. Ayakkabılarını çıkardıktan sonra sevindirici bir yüz anlatımıyla bir elindeki pakete baktı, bir içeriye. Sonra oğluna seslendi. (Kitabın İçinden) Kitapta küçük bir çocuk olan Murat'ın simit satarak düşlerini gerçeğe dönüştürme çabası anlatılıyor. Her gün kapımızın önünden geçen, sokaklardaki seslerine alışkın olduğumuz küçük, cılız bedenlerin; bize uzatılan simitlere sinmiş yoksulluğun, özlemlerin, umutların öyküsünü aktarılıyor bize...
Murat okuldan dönmüş, odasına çekilmişti. Derin düşünceler içinde kitaplarını, defterlerini karıştırıyordu. Bir gün önce üzdüğü annesinin ağlamaklı yüzü gözünün önünden gitmiyordu. Şunu da isterim, bunu da isterim diye tepinmesi doğru muydu? Tek gelirleri temizlik işlerinden alınan paraydı. O da her gün olmuyordu. Parası olsa ondan esirger miydi hiç? Hangi güçle alacaktı? Başkalarıyla yarışacak durumları mı vardı? Ne yapsaydı da annesinin gönlünü alsaydı? Bir yandan bunu, bir yandan da renk renk giysileri düşünüyordu. Annesi, temizlik işinden akşam olurken döndü. Yorgundu, gözleri yuvasına çekilmişti. Dizleri sızlıyor, tabanları yanıyor, göğüs kafesinden hışırtılı sesler çıkıyordu. Yarı ak saçları dağınıktı. Yüzünde derin üzüntülerin izleri vardı. Çiçek desenli mor giysisi topuklarına kadar uzanıyordu. Elinde büyükçe bir paket vardı. Dışarıda esen rüzgârın sesi, içeriye bir ıslık sesi gibi geliyordu. Ayakkabılarını çıkardıktan sonra sevindirici bir yüz anlatımıyla bir elindeki pakete baktı, bir içeriye. Sonra oğluna seslendi. (Kitabın İçinden) Kitapta küçük bir çocuk olan Murat'ın simit satarak düşlerini gerçeğe dönüştürme çabası anlatılıyor. Her gün kapımızın önünden geçen, sokaklardaki seslerine alışkın olduğumuz küçük, cılız bedenlerin; bize uzatılan simitlere sinmiş yoksulluğun, özlemlerin, umutların öyküsünü aktarılıyor bize...