Musa - Name / Mirza Ahmed bin Mirza Kerim İnceleme-Transkripsiyonlu Metin Çeviri -Dizin -Tıpkıbasım

Stok Kodu:
9786056131431
Boyut:
16.00x23.00
Sayfa Sayısı:
335
Basım Yeri:
Konya
Baskı:
2
Basım Tarihi:
2012-02
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9786056131431
370102
Musa - Name / Mirza Ahmed bin Mirza Kerim
Musa - Name / Mirza Ahmed bin Mirza Kerim İnceleme-Transkripsiyonlu Metin Çeviri -Dizin -Tıpkıbasım
15.00

Çağatayca ve Çağatay edebiyatı denilince akla klasik dönem şairleri ve onların eserleri gelir. Halbuki, kabaca 15. yüzyıldan 20'nci yüzyılın ilk çeyreğine kadar süregelen bir yazı dili ve edebiyatı bütün ihtişamıyla karşımızda durmaktadır. Bütün Müslüman Kuzey ve Doğu Türklüğünün 15'nci ve 20'nci yüzyıllar müşterek yazı dili ve edebiyatı olarak varlığını sürdürmüş bu dönem ile 20'nci yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak oluşan/oluşturulan çağdaş Türk lehçeleri ve edebiyatları arasında suni bir boşluk yaratılmıştır.

Bunun iki nedeni vardır. Bunlardan ilki, 1917 Bolşevik devriminden sonra Türkistan Türklüğünün geçmişle olan bağlarının kesilmek istenmesi ve yeni rejimin kendini sağlama alması gayretleridir.İkinci ise klasik devir metinlerine göre taklitten öteye gidemeyen edebi yönden zayıf ve bir ekol yaratamamış son dönem Çağatay Edebiyatının (1800-1920) araştırmacılar tarfından ihmal edilmesidir. İkinci nedeni 1986 yılında Sovyet rejiminin açıklık ve yeniden yapılanma politikasını ilan edene kadar ilk nedene bağlanmak mantıklı olur. Çünkü Sovyetler Birliği Döneminde bölgede araştırma yapmak yapılan araştırmayı tarafsız olarak değerlendirmeyip yayımlamak zordan da öte imkansızdı.

Bu Demir Perde engeli kalktıktan sonra bölgedeki Türk topluluklarının dilleri ve edebiyatları ile ilgili azımsanmayacak derecede araştırmalar ve yayımlar yapılmıştır. Bugün itibariyle 1986 öncesine göre Türk lehçeleri hakkında yeterli olamsada hatırı sayılır bilimsel bilgi ve yayına sahibiz.

Biz, yukarıda değindiğimiz çağatay dili ve edebiyatı ile çağdaş Türk lehçeleri ve edebiyatları arasındaki bu suni kopukluğun söz konusu dönemde kaleme alınmış eserler üzerine yapılacak araştırmalar ile giderilebileceğine inanıyoruz Bu dönemle ilgili elde edilecek bilgiler hem Çağatay Edebiyatının az bilinen bu dönenmini aydınlatıcak hem de çağdaş lehçelerin oluşumu hakkında bize bilgi sunacaktır.

Çağatayca ve Çağatay edebiyatı denilince akla klasik dönem şairleri ve onların eserleri gelir. Halbuki, kabaca 15. yüzyıldan 20'nci yüzyılın ilk çeyreğine kadar süregelen bir yazı dili ve edebiyatı bütün ihtişamıyla karşımızda durmaktadır. Bütün Müslüman Kuzey ve Doğu Türklüğünün 15'nci ve 20'nci yüzyıllar müşterek yazı dili ve edebiyatı olarak varlığını sürdürmüş bu dönem ile 20'nci yüzyılın ilk çeyreğinden başlayarak oluşan/oluşturulan çağdaş Türk lehçeleri ve edebiyatları arasında suni bir boşluk yaratılmıştır.

Bunun iki nedeni vardır. Bunlardan ilki, 1917 Bolşevik devriminden sonra Türkistan Türklüğünün geçmişle olan bağlarının kesilmek istenmesi ve yeni rejimin kendini sağlama alması gayretleridir.İkinci ise klasik devir metinlerine göre taklitten öteye gidemeyen edebi yönden zayıf ve bir ekol yaratamamış son dönem Çağatay Edebiyatının (1800-1920) araştırmacılar tarfından ihmal edilmesidir. İkinci nedeni 1986 yılında Sovyet rejiminin açıklık ve yeniden yapılanma politikasını ilan edene kadar ilk nedene bağlanmak mantıklı olur. Çünkü Sovyetler Birliği Döneminde bölgede araştırma yapmak yapılan araştırmayı tarafsız olarak değerlendirmeyip yayımlamak zordan da öte imkansızdı.

Bu Demir Perde engeli kalktıktan sonra bölgedeki Türk topluluklarının dilleri ve edebiyatları ile ilgili azımsanmayacak derecede araştırmalar ve yayımlar yapılmıştır. Bugün itibariyle 1986 öncesine göre Türk lehçeleri hakkında yeterli olamsada hatırı sayılır bilimsel bilgi ve yayına sahibiz.

Biz, yukarıda değindiğimiz çağatay dili ve edebiyatı ile çağdaş Türk lehçeleri ve edebiyatları arasındaki bu suni kopukluğun söz konusu dönemde kaleme alınmış eserler üzerine yapılacak araştırmalar ile giderilebileceğine inanıyoruz Bu dönemle ilgili elde edilecek bilgiler hem Çağatay Edebiyatının az bilinen bu dönenmini aydınlatıcak hem de çağdaş lehçelerin oluşumu hakkında bize bilgi sunacaktır.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat