Semih Korucu, kitabına Batı kültürünün, yazı ve ses olarak iki ayrı düşünme ve biçimleme üzerinden okumasını yaparak başlar. Batı kültürünün ulaşıp geldiği avangard kuram ile yeşerip geldiği klasik olanı önce ayrı bölümler halinde ele alır. Son bölümdeyse ikisini bir arada. Alışılagelenin dışına taşarak, müziğe, ilk ağızdan atfedilmekte olan 'duygu' olarak değil, düşünme ve düşünmenin düşünülmesi üzerinden ulaşılan duygu olarak yönelir. Cümle ve temayı ve onların neden oldukları biçimi yeniden okumaya ve sorgulamaya girişir. Ki bu, en iyi bildiğimizi düşündüğümüz ve dinleme sırasında üzerinde kolayca anlaştığımız bir konu olarak bilinir. Ne zaman ki dinleme biter, okuma başlar, işler karışmaya ve aydınlanmaya başlar.
***
“Cümle bütün demektir.
Bütünse, cümlenin de içinde bulunduğu, içine düştüğü, atıldığı şey.
Cümle, bütün olmaya yönelmek arzusudur; bütün olarak bütünlüğe yönelir.
Cümle, bütün olmaya ötekiyle yönelmek arzusudur da; öteki olmadan varolduğunu düşünmeyendir.
Ötekiyle buluşma, etkileşmedir; kaynaşma, birleşme değil; bir arada, yan yana olmaktır: Anlamını öteki yoluyla edinme, varlığını onunla pekiştirmedir.
Kendini öteki aracılığıyla da beğendirmek arzusuyla, arzudur; arzudadır.
Öteki, hem kavuşulmak istenen hem de uzaklaşılmak istenendir:
Hem kavuşulan güzellik, hem de kendi güzelliğine dönme arzusu verendir.
Hem bütünlenme arzusudur hem de bütünlenmenin güzelliğinden kendini kıskanmadır.”
Semih Korucu, kitabına Batı kültürünün, yazı ve ses olarak iki ayrı düşünme ve biçimleme üzerinden okumasını yaparak başlar. Batı kültürünün ulaşıp geldiği avangard kuram ile yeşerip geldiği klasik olanı önce ayrı bölümler halinde ele alır. Son bölümdeyse ikisini bir arada. Alışılagelenin dışına taşarak, müziğe, ilk ağızdan atfedilmekte olan 'duygu' olarak değil, düşünme ve düşünmenin düşünülmesi üzerinden ulaşılan duygu olarak yönelir. Cümle ve temayı ve onların neden oldukları biçimi yeniden okumaya ve sorgulamaya girişir. Ki bu, en iyi bildiğimizi düşündüğümüz ve dinleme sırasında üzerinde kolayca anlaştığımız bir konu olarak bilinir. Ne zaman ki dinleme biter, okuma başlar, işler karışmaya ve aydınlanmaya başlar.
***
“Cümle bütün demektir.
Bütünse, cümlenin de içinde bulunduğu, içine düştüğü, atıldığı şey.
Cümle, bütün olmaya yönelmek arzusudur; bütün olarak bütünlüğe yönelir.
Cümle, bütün olmaya ötekiyle yönelmek arzusudur da; öteki olmadan varolduğunu düşünmeyendir.
Ötekiyle buluşma, etkileşmedir; kaynaşma, birleşme değil; bir arada, yan yana olmaktır: Anlamını öteki yoluyla edinme, varlığını onunla pekiştirmedir.
Kendini öteki aracılığıyla da beğendirmek arzusuyla, arzudur; arzudadır.
Öteki, hem kavuşulmak istenen hem de uzaklaşılmak istenendir:
Hem kavuşulan güzellik, hem de kendi güzelliğine dönme arzusu verendir.
Hem bütünlenme arzusudur hem de bütünlenmenin güzelliğinden kendini kıskanmadır.”