20. yüzyılın başlarından itibaren teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi, düşünen insanı alternatif bir yaşam arayışına götürmüş ve bu arayış felsefede ereğine ulaşmıştır. Öyle ki, yıllarca insan için lüks bir uğraşı olarak görülmüş olan felsefe, şimdi yaşam için insansal bir korugan olarak anlaşılmış ve yalnız yaşam alanında değil, bilim ve sanat alanlarında da zorunlu bir gereksinme değeri elde etmiştir. Bu anlayış yönergesinde müzikte ilk önemli yayın, Thedor W. Adorno'nun ''Philosophie der neuen Musik 'Yeni Müziğin Felsefesi)'' adlı kitabıyla gerçekleşmiş ve giderek de tüm dünyada yaygınlık kazanmıştır.
İşte, iki Türk müzikçisinin, Vural Yıldırım ve Tarkan Koç'un, müziğe felsefi olarak yaklaşmak isteyen bu aforizmatik çalışması, ülkemizde de müzik alanında felsefeye duyulan bu gereksinmenin bir ifadesi olarak anlaşılmalı ve değerlendirilmelidir.
20. yüzyılın başlarından itibaren teknolojinin baş döndürücü bir hızla gelişmesi, düşünen insanı alternatif bir yaşam arayışına götürmüş ve bu arayış felsefede ereğine ulaşmıştır. Öyle ki, yıllarca insan için lüks bir uğraşı olarak görülmüş olan felsefe, şimdi yaşam için insansal bir korugan olarak anlaşılmış ve yalnız yaşam alanında değil, bilim ve sanat alanlarında da zorunlu bir gereksinme değeri elde etmiştir. Bu anlayış yönergesinde müzikte ilk önemli yayın, Thedor W. Adorno'nun ''Philosophie der neuen Musik 'Yeni Müziğin Felsefesi)'' adlı kitabıyla gerçekleşmiş ve giderek de tüm dünyada yaygınlık kazanmıştır.
İşte, iki Türk müzikçisinin, Vural Yıldırım ve Tarkan Koç'un, müziğe felsefi olarak yaklaşmak isteyen bu aforizmatik çalışması, ülkemizde de müzik alanında felsefeye duyulan bu gereksinmenin bir ifadesi olarak anlaşılmalı ve değerlendirilmelidir.