Elinizdeki kitap dünyaya mal olmuş destanı anlatıyor, birçoğu ilk kez yayınlanan belgeler ve fotoğraflarla farklı bir açıdan sunuyor. Mustafa Kemal 1. Dünya Savaşı'nın son günlerinde son ödevi olan Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığımdan istanbul'a geldiği zaman, limanda işgal kuvvetleri harp gemilerini demirlemişler, toplarını 4. Sultan Mehmet Vahideddin'in yaşadığı Dol-mabahçe Sarayı'na çevirmişlerdi. Bunu gördüğü zaman, başyaveri Cevat Abbas'a (Gürer) dönmüş, eliyle işaret edip: "Üzülme... Çanakkale'yi aşamadılar. İmzalattıkları bir anlaşmayla zafer kazanmışçasına mağrur ve küstah geldiler, başları önlerinde eğik, def olup gidecekler" demişti. Karadeniz kıyılarında ise Fatih Sultan Mehmet zamanında varlığına son verilen Pontus Rum Devleti'nin kurulması hazırlıkları son noktasına gelmişti. Bölgeden Türk göçü başlamıştı. Devletten ümidini kesmiş çaresiz halk, daha içerilere akın ediyordu, işgal Kumandanlığı, Saray'a ültimatom niteliğinde "Karşı koymayı önleyin!" emrini verdiğinde. Mustafa Kemal'i kabul eden Padişah, "Siz mümtaz bir kumandansınız. Zaferler sahibisiniz, bu buhranı da halledeceksiniz" demişti. Gerçekte de öyle oldu...
Bugün yediğimiz ekmekte ve soluduğumuz özgürlük havasında aziz yurdumuzun uygarlık ve çalışma isteyen her konusunda O'nun hakkı olduğunu bilmemiz ve düşünmemiz gerekir. O'na karşı vefa yalnızca bir borç değildir. Doğruya, ileriye, uygarlığa yol gösteren aydınlıktır, akıl ve mantıktır. Günlük kaygıların da ötesinde bir hizmettir. Bugün her çalışmada ve araştırmada O'nun yeni bir özelliğini görüyoruz.
Kitapta Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışından, hayata gözlerini kapayıncaya kadarki geçen zaman içinde gerçekleşen ve bütün dünyanın itibarına sahip olan görülmemiş bir mucize, soru-cevaplarla anlatılıyor. Bu çalışmayı ünlü tarihçi Cemal Kutay'ın arşiv belgelerinden sunmaktan abm Yayınevi olarak onur duyuyoruz.
Elinizdeki kitap dünyaya mal olmuş destanı anlatıyor, birçoğu ilk kez yayınlanan belgeler ve fotoğraflarla farklı bir açıdan sunuyor. Mustafa Kemal 1. Dünya Savaşı'nın son günlerinde son ödevi olan Yıldırım Orduları Grup Kumandanlığımdan istanbul'a geldiği zaman, limanda işgal kuvvetleri harp gemilerini demirlemişler, toplarını 4. Sultan Mehmet Vahideddin'in yaşadığı Dol-mabahçe Sarayı'na çevirmişlerdi. Bunu gördüğü zaman, başyaveri Cevat Abbas'a (Gürer) dönmüş, eliyle işaret edip: "Üzülme... Çanakkale'yi aşamadılar. İmzalattıkları bir anlaşmayla zafer kazanmışçasına mağrur ve küstah geldiler, başları önlerinde eğik, def olup gidecekler" demişti. Karadeniz kıyılarında ise Fatih Sultan Mehmet zamanında varlığına son verilen Pontus Rum Devleti'nin kurulması hazırlıkları son noktasına gelmişti. Bölgeden Türk göçü başlamıştı. Devletten ümidini kesmiş çaresiz halk, daha içerilere akın ediyordu, işgal Kumandanlığı, Saray'a ültimatom niteliğinde "Karşı koymayı önleyin!" emrini verdiğinde. Mustafa Kemal'i kabul eden Padişah, "Siz mümtaz bir kumandansınız. Zaferler sahibisiniz, bu buhranı da halledeceksiniz" demişti. Gerçekte de öyle oldu...
Bugün yediğimiz ekmekte ve soluduğumuz özgürlük havasında aziz yurdumuzun uygarlık ve çalışma isteyen her konusunda O'nun hakkı olduğunu bilmemiz ve düşünmemiz gerekir. O'na karşı vefa yalnızca bir borç değildir. Doğruya, ileriye, uygarlığa yol gösteren aydınlıktır, akıl ve mantıktır. Günlük kaygıların da ötesinde bir hizmettir. Bugün her çalışmada ve araştırmada O'nun yeni bir özelliğini görüyoruz.
Kitapta Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışından, hayata gözlerini kapayıncaya kadarki geçen zaman içinde gerçekleşen ve bütün dünyanın itibarına sahip olan görülmemiş bir mucize, soru-cevaplarla anlatılıyor. Bu çalışmayı ünlü tarihçi Cemal Kutay'ın arşiv belgelerinden sunmaktan abm Yayınevi olarak onur duyuyoruz.