Ne kadar ileri gidebilirsiniz? Yani cinsel partnerinizle... David Lodge, "Ne Kadar İleri Gidebilirsin?"de bir grup Britanya'lı Katolik gencin yaşamını 1950'lerdeki öğrencilik yıllarından 1980'li yıllardaki yetişkinlik dönemine uzanan süreçte kendi benzersiz üslubuyla gözler önüne seriyor. Kahramanlarımız (ara ara devreye giren yazarın gözetiminde), Katolik inançlarının koyu gölgesinde cinsel arzular, evlilik, doğum kontrolü ve hayatın diğer gerçekleriyle başa çıkmaya çalışıyorlar. Elbette ki temel çatışma, dinlerin insanları zapturapt altına almada ilk olarak başvurdukları cinsel zevk ve doğum kontrolünde düğümleniyor. İlk gençliklerinden itibaren, Papa'nın duyurularıyla altı daha da çizilen doğum kontrol yöntemleri affolunmaz bir günah olarak kahramanlarımızın kafasına kazınıyor. Bedenin diğer günahlarının aksine, bir işe yaraması için bu günah önceden planlanarak ve tekrar tekrar işleniyor. Dolayısıyla sinirlenerek kontrolü kaybetmek, sarhoş olmak ve zina gibi iyi niyetle, günah çıkardıktan sonra tekrarlanabilen bir eylem değil. Seni sakramentlerden dışlar, bu nedenle ve aynı dönemin Katolik öğretisine göre, Paskalya Görevi'ni yapamazsan kendini kesin bir şekilde aforoz etmiş olursun. Böylece ya güvenilir bir doğum kontrol yöntemi olmadan idare etmeye çalışır ya da dinden çıkarsın; makul alternatifler işte bundan ibarettir. Ve yol istesen de istemesen de Cehenneme kadar uzanır... Papalar durmadan gidip geliyor ama bu cadı kazanı gibi kaynayan ortamda Katolik Kilisesi'nin doğum kontrolü konusundaki fetvası değişmiyor. Peki bu durumda, kahramanlarımız "ne kadar ileri gidebilirler?" Elbette hayatın elverdiği yere kadar! İleri, hep ileri... David Lodge, dünyanın hızlı değişim yıllarında, insanların değişimi kadar Kilise içi tartışmaları ve dinlerin revizyon tarihini de kara mizah tadında anlatıyor. Ortaya çıkan manzara gülünç mü acı mı? Galiba, kelimenin tam anlamıyla trajikomik. Sözün kısası, bir David Lodge kitabı işte!
Ne kadar ileri gidebilirsiniz? Yani cinsel partnerinizle... David Lodge, "Ne Kadar İleri Gidebilirsin?"de bir grup Britanya'lı Katolik gencin yaşamını 1950'lerdeki öğrencilik yıllarından 1980'li yıllardaki yetişkinlik dönemine uzanan süreçte kendi benzersiz üslubuyla gözler önüne seriyor. Kahramanlarımız (ara ara devreye giren yazarın gözetiminde), Katolik inançlarının koyu gölgesinde cinsel arzular, evlilik, doğum kontrolü ve hayatın diğer gerçekleriyle başa çıkmaya çalışıyorlar. Elbette ki temel çatışma, dinlerin insanları zapturapt altına almada ilk olarak başvurdukları cinsel zevk ve doğum kontrolünde düğümleniyor. İlk gençliklerinden itibaren, Papa'nın duyurularıyla altı daha da çizilen doğum kontrol yöntemleri affolunmaz bir günah olarak kahramanlarımızın kafasına kazınıyor. Bedenin diğer günahlarının aksine, bir işe yaraması için bu günah önceden planlanarak ve tekrar tekrar işleniyor. Dolayısıyla sinirlenerek kontrolü kaybetmek, sarhoş olmak ve zina gibi iyi niyetle, günah çıkardıktan sonra tekrarlanabilen bir eylem değil. Seni sakramentlerden dışlar, bu nedenle ve aynı dönemin Katolik öğretisine göre, Paskalya Görevi'ni yapamazsan kendini kesin bir şekilde aforoz etmiş olursun. Böylece ya güvenilir bir doğum kontrol yöntemi olmadan idare etmeye çalışır ya da dinden çıkarsın; makul alternatifler işte bundan ibarettir. Ve yol istesen de istemesen de Cehenneme kadar uzanır... Papalar durmadan gidip geliyor ama bu cadı kazanı gibi kaynayan ortamda Katolik Kilisesi'nin doğum kontrolü konusundaki fetvası değişmiyor. Peki bu durumda, kahramanlarımız "ne kadar ileri gidebilirler?" Elbette hayatın elverdiği yere kadar! İleri, hep ileri... David Lodge, dünyanın hızlı değişim yıllarında, insanların değişimi kadar Kilise içi tartışmaları ve dinlerin revizyon tarihini de kara mizah tadında anlatıyor. Ortaya çıkan manzara gülünç mü acı mı? Galiba, kelimenin tam anlamıyla trajikomik. Sözün kısası, bir David Lodge kitabı işte!