Ne Olacak Bu Memleketin Hali?

Stok Kodu:
9789944212076
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
256
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
3
Basım Tarihi:
2007-06
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789944212076
422350
Ne Olacak Bu Memleketin Hali?
Ne Olacak Bu Memleketin Hali?
12.00
Cari açığı, 1994 yılında Tansu Çiller, 2001 yılında da Bülent Ecevit büyütmüştü, krizler patladı. Şimdi kriz yok ama cari açık, kriz dönemlerine göre çok daha şişmiş vaziyette. Ekonomi iyi diyorlar ama işler anlatıldığı gibi değil. Eğitim, adalet, asayiş başta olmak üzere toplumsal yapıda ciddi bir çürümüşlük yaşanıyor. Kurulduğu andan beri Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı ayaklanan iki kesimden biri olan irtica, devlette hiç bu kadar mevzi ele geçirmemişti. Diğer kesim Kürt isyanları ise bu kadar dış destek ve iç taban bulmamıştı. İrticacıların ve Kürt ayaklanmacıların çıkarları ile ABD'nin çıkarları örtüşmeye başladı, ABD, Türkiye için en büyük tehdit haline geldi. Türkiye'yi parçalayan haritalar, NATO'da dolaşmaya başladı. Borç batağına giren Osmanlı'nın, Batı'nın istediği tavizleri verip dikte ettirdiği yasaları çıkarması ile bugün sıcak para ve dış borç bağımlısı haline gelmiş Türkiye Cumhuriyeti'nin IMF, Dünya Bankası ve AB karşısındaki durumu ibret verici şekilde benzerlik gösteriyor. Osmanlı'nın dağılma sürecinden bugüne kadar yaşanan gelişmeler ışığında, "Ne olacak bu memleketin hali" sorusuna cevap aramaya çalıştım. Esasında Mustafa Kemal Atatürk, bu sorunun cevabını vermişti: "Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden rahat yaşama yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş toplumlar, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini kaybetmeye mahkûmdur." Ve, yine Mustafa Kemal Atatürk, bu sorundan çıkış yönünü de göstermişi: "Benim naçiz vücudum toprak olacaktır, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." Bu sözün bana göre anlamı şudur: "Beni putlaştırmayı bırakın. Devrimlerin ruhunu anlayın ve karşı devrime izin vermeyin. Aksi takdirde, Bu coğrafyada sizi yerler."
Cari açığı, 1994 yılında Tansu Çiller, 2001 yılında da Bülent Ecevit büyütmüştü, krizler patladı. Şimdi kriz yok ama cari açık, kriz dönemlerine göre çok daha şişmiş vaziyette. Ekonomi iyi diyorlar ama işler anlatıldığı gibi değil. Eğitim, adalet, asayiş başta olmak üzere toplumsal yapıda ciddi bir çürümüşlük yaşanıyor. Kurulduğu andan beri Türkiye Cumhuriyeti'ne karşı ayaklanan iki kesimden biri olan irtica, devlette hiç bu kadar mevzi ele geçirmemişti. Diğer kesim Kürt isyanları ise bu kadar dış destek ve iç taban bulmamıştı. İrticacıların ve Kürt ayaklanmacıların çıkarları ile ABD'nin çıkarları örtüşmeye başladı, ABD, Türkiye için en büyük tehdit haline geldi. Türkiye'yi parçalayan haritalar, NATO'da dolaşmaya başladı. Borç batağına giren Osmanlı'nın, Batı'nın istediği tavizleri verip dikte ettirdiği yasaları çıkarması ile bugün sıcak para ve dış borç bağımlısı haline gelmiş Türkiye Cumhuriyeti'nin IMF, Dünya Bankası ve AB karşısındaki durumu ibret verici şekilde benzerlik gösteriyor. Osmanlı'nın dağılma sürecinden bugüne kadar yaşanan gelişmeler ışığında, "Ne olacak bu memleketin hali" sorusuna cevap aramaya çalıştım. Esasında Mustafa Kemal Atatürk, bu sorunun cevabını vermişti: "Çalışmadan, yorulmadan, öğrenmeden rahat yaşama yollarını aramayı alışkanlık haline getirmiş toplumlar, önce haysiyetlerini, sonra hürriyetlerini kaybetmeye mahkûmdur." Ve, yine Mustafa Kemal Atatürk, bu sorundan çıkış yönünü de göstermişi: "Benim naçiz vücudum toprak olacaktır, ama Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır." Bu sözün bana göre anlamı şudur: "Beni putlaştırmayı bırakın. Devrimlerin ruhunu anlayın ve karşı devrime izin vermeyin. Aksi takdirde, Bu coğrafyada sizi yerler."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat