Furedi bu kitapta, içinde yaşadığımız çağda düşünceye, kültüre, kitaba ve üniversiteye verilen anlam ve değerin hiç bir dönemde olmadığı kadar sıradanlaştığını ve hatta tüm bunların asıl anlamlarını kaybederek ekonomik birer araca dönüştüklerini ileri sürüyor. Ona göre asıl korkutucu olan bu sıradanlaşma ve peşinden gelen maddileşmeden öte bu durumun açıkça istenen ve hatta kutlanan bir süreç olmasıdır. İnsanlar artık düşünceyi, düşünmenin getirdiği sırları çözmekten kaynaklanan ferahlık ve gerçeğe ulaşma çabasının verdiği ruhsal tatmin ya da sanatı ve kültürü daha iyiye, güzele ve son kertede mükemmele olan yakınlıkta duyulan o büyülü duygulanım için değil ancak bir başka amaca ulaşma aracı olarak sevebilmektedirler. Entelektüel yaşam, düşünceyi pratik bir amaca kurban eden işlevselciliğin ve üniversiteler, gerçek sevgisiyle dolu öğrenciler yetiştirmekten çok kârlılığı yüksek bir işletme olma pragmatizminin egemenliği altına girmişlerdir. Sonucun içeriğin önüne geçtiği, kârlılığın, her türlü düşünce faliyetini belirlediği çağdır bu çağ. Gerçeğin arayışında olma, bütün bir ömür tek bir düşüncenin peşinden gitme ve ya da sanata, adı konulmayan içsel bir tutkuyla bağlanma, bu çağın insanlarında aranılmaması gereken özelliklerdendir. Einstein, "gerçeğin arayışında olma, ona sahip olmadan daha değerlidir" der, oyda Furedi'ye göre artık herşey- düşünceye, sahip olmak isteyen; arayıştan takatsiz, uğraş vermekten yorulmuş ve düşünmek için hiç enejisi kalmamış bir insan tipi, bütün entelektüel hayatın asıl hakimidir. Furedi, bütün bunları mesele yapan bir kaygıyla, yalın fakat gür bir sesle, philistinizmle yüzleşmeye çağırıyor. Nereye Gitti Bu Entelektüeller?, çoğu insanın belli belirsiz bir biçimde hissettiği ama alışkanlıkların rahatlığı yada çağın dayatmalarıyla kabullendiği konuları, birer sorun olarak ele alan, modası geçti denilen uğraşları, gerçeklik duyulan bir inançla yeniden canlandırmaya çalışan bir kitap. Yaşamında derinlik arayan, hakikilik isteyen ve içeriğe önem verenlere..
Furedi bu kitapta, içinde yaşadığımız çağda düşünceye, kültüre, kitaba ve üniversiteye verilen anlam ve değerin hiç bir dönemde olmadığı kadar sıradanlaştığını ve hatta tüm bunların asıl anlamlarını kaybederek ekonomik birer araca dönüştüklerini ileri sürüyor. Ona göre asıl korkutucu olan bu sıradanlaşma ve peşinden gelen maddileşmeden öte bu durumun açıkça istenen ve hatta kutlanan bir süreç olmasıdır. İnsanlar artık düşünceyi, düşünmenin getirdiği sırları çözmekten kaynaklanan ferahlık ve gerçeğe ulaşma çabasının verdiği ruhsal tatmin ya da sanatı ve kültürü daha iyiye, güzele ve son kertede mükemmele olan yakınlıkta duyulan o büyülü duygulanım için değil ancak bir başka amaca ulaşma aracı olarak sevebilmektedirler. Entelektüel yaşam, düşünceyi pratik bir amaca kurban eden işlevselciliğin ve üniversiteler, gerçek sevgisiyle dolu öğrenciler yetiştirmekten çok kârlılığı yüksek bir işletme olma pragmatizminin egemenliği altına girmişlerdir. Sonucun içeriğin önüne geçtiği, kârlılığın, her türlü düşünce faliyetini belirlediği çağdır bu çağ. Gerçeğin arayışında olma, bütün bir ömür tek bir düşüncenin peşinden gitme ve ya da sanata, adı konulmayan içsel bir tutkuyla bağlanma, bu çağın insanlarında aranılmaması gereken özelliklerdendir. Einstein, "gerçeğin arayışında olma, ona sahip olmadan daha değerlidir" der, oyda Furedi'ye göre artık herşey- düşünceye, sahip olmak isteyen; arayıştan takatsiz, uğraş vermekten yorulmuş ve düşünmek için hiç enejisi kalmamış bir insan tipi, bütün entelektüel hayatın asıl hakimidir. Furedi, bütün bunları mesele yapan bir kaygıyla, yalın fakat gür bir sesle, philistinizmle yüzleşmeye çağırıyor. Nereye Gitti Bu Entelektüeller?, çoğu insanın belli belirsiz bir biçimde hissettiği ama alışkanlıkların rahatlığı yada çağın dayatmalarıyla kabullendiği konuları, birer sorun olarak ele alan, modası geçti denilen uğraşları, gerçeklik duyulan bir inançla yeniden canlandırmaya çalışan bir kitap. Yaşamında derinlik arayan, hakikilik isteyen ve içeriğe önem verenlere..