"Durulmayacağımızı bile bile sığındık birbirimize çünkü artık aşk ta kırlangıç fırtınaları gibi ölümcül geliyordu bize."
Bu paragraflar bildiğimiz paragraflardan değil. Özgür Özgün bizi şaşırtmaya devam ediyor. Yine farklı bir dünya, yine farklı bir ifade biçimi...
Özgün, paragrafla ilişkisini sadece akademik düzeyde kurmuyor. Kelimelerin içinde egziencek kadar içerden davranıyor. Hatta bununla da yetinmiyor; okurun elinden tutup bu eşsiz serüvene ortak ediyor. Onun algısı hep açık, dünyayı bir kuleden izlemiyor. Barikat tanımadan dünyayı hissettiğini bize de hissettiriyor. Bunu da düşsellik içinde yoğurabiliyor. Bazen kendinizi bir salıncakta hissediyorsunuz. Bazen de rüzğarlar çarpıyor yüzünüze.
Özgün, bu tavrıyla belki de hiçbir zaman bitiremeyeceği bir eser oluşturuyor. Paragraflarda şiirin ritminde uygun dil birlikte ve sözcüksel sapmalar sizi oldukça etkiliyor. Aşk, nergis, tanrı, gül, cinnet, bekleyiş, düş Özgün'ün imgeleri ve kendine has anahtar sözcükleridir. Şaşırtıcı dizelerin bir arada toplanması rastlantısal değildir. Farklı diyarlardan gelen kelimeler anlam zenginliğiyle, dil birlikteliğiyle uyum sergileyebiliyor. Kullandığı felsefi dizeler algımızdaki uyarılmayan boşlukları dolduruyor.
Edebiyat sokağına hiç de yabancı değil Özgün, sanki yıllardır oraların sakini. Yeni açılımlar, yenji eğilimler oluşturmaya olanaklı bir tarzı var. Daha önce de kapılarımızı akrostişe kapattığımız bir anda "İsimler Kitabı" ile gelivermişti. Ava giderken ablanmıştık adeta. "Zehrazad" yine adıyla, içeriğiyle farklılığını avazının çıktığı kadar bağıran bir kitaptı.
Adımları sağlam ve cesurca... Kendinden emin. Özgün'ün kitaplarından bir enerji filizleniyor. Bekleyişin sıkıcı rehavetini bir heyecana dönüştürüyor bu enerji ve bir sonraki kitabın özgünlüğünü fısıldıyor kulağımıza.
Özgün, tek kelime ile bizi büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Kelimelere çarpa çarpa ilerliyorsunuz.
"Arif olduğunuz tek şey aşka dair mahlaslar ise" paragrafları okuyun "ifritler korusun gülüşlerinizi..."
Alişer Avcı
"Durulmayacağımızı bile bile sığındık birbirimize çünkü artık aşk ta kırlangıç fırtınaları gibi ölümcül geliyordu bize."
Bu paragraflar bildiğimiz paragraflardan değil. Özgür Özgün bizi şaşırtmaya devam ediyor. Yine farklı bir dünya, yine farklı bir ifade biçimi...
Özgün, paragrafla ilişkisini sadece akademik düzeyde kurmuyor. Kelimelerin içinde egziencek kadar içerden davranıyor. Hatta bununla da yetinmiyor; okurun elinden tutup bu eşsiz serüvene ortak ediyor. Onun algısı hep açık, dünyayı bir kuleden izlemiyor. Barikat tanımadan dünyayı hissettiğini bize de hissettiriyor. Bunu da düşsellik içinde yoğurabiliyor. Bazen kendinizi bir salıncakta hissediyorsunuz. Bazen de rüzğarlar çarpıyor yüzünüze.
Özgün, bu tavrıyla belki de hiçbir zaman bitiremeyeceği bir eser oluşturuyor. Paragraflarda şiirin ritminde uygun dil birlikte ve sözcüksel sapmalar sizi oldukça etkiliyor. Aşk, nergis, tanrı, gül, cinnet, bekleyiş, düş Özgün'ün imgeleri ve kendine has anahtar sözcükleridir. Şaşırtıcı dizelerin bir arada toplanması rastlantısal değildir. Farklı diyarlardan gelen kelimeler anlam zenginliğiyle, dil birlikteliğiyle uyum sergileyebiliyor. Kullandığı felsefi dizeler algımızdaki uyarılmayan boşlukları dolduruyor.
Edebiyat sokağına hiç de yabancı değil Özgün, sanki yıllardır oraların sakini. Yeni açılımlar, yenji eğilimler oluşturmaya olanaklı bir tarzı var. Daha önce de kapılarımızı akrostişe kapattığımız bir anda "İsimler Kitabı" ile gelivermişti. Ava giderken ablanmıştık adeta. "Zehrazad" yine adıyla, içeriğiyle farklılığını avazının çıktığı kadar bağıran bir kitaptı.
Adımları sağlam ve cesurca... Kendinden emin. Özgün'ün kitaplarından bir enerji filizleniyor. Bekleyişin sıkıcı rehavetini bir heyecana dönüştürüyor bu enerji ve bir sonraki kitabın özgünlüğünü fısıldıyor kulağımıza.
Özgün, tek kelime ile bizi büyüleyici bir yolculuğa çıkarıyor. Kelimelere çarpa çarpa ilerliyorsunuz.
"Arif olduğunuz tek şey aşka dair mahlaslar ise" paragrafları okuyun "ifritler korusun gülüşlerinizi..."
Alişer Avcı