Selçukluların Anadolu'yu fethi ve ardından bu coğrafyada adım adım nüfuz etmesi sürecini yansıtan çok fazla yerli tarihi kaynağa sahip değiliz. Var olan sınırlı sayıdaki yerli tarihi kaynaklar içinde Niğdeli Kadı Ahmed tarafından 733 /1333'te kaleme alınan muhtasar bir İslam tarihi hüviyetindeki el-Veledü'ş-Şefik ve'l-Hafidü'l-Halik isimli bu eser merhum M. F Köprülü'nün ifadesiyle dini ve içtimai tarihe dair verdiği malumat ile diğerlerinden ayrılır.
Yine Kadı Ahmed'in zaman zaman konunun akışından ayrılarak kendisine, ailesine, kanaatlerine ve dönemine dair vermiş olduğu bilgiler ve yapmış olduğu değerlendirmeler de, dönemin diğer tarihçilerine göre onun şahsını ve etrafını daha iyi tanımamıza ve zamanımızın ruhunu anlamamıza imkan sağlar. Bu yönüyle o muhtasar, yazan diğer İslam tarihçilerinden ayrıldığı gibi eseri de mevcut Selçuknamelerdeki malumatı destekleyici ve takviye edici bir hüviyet kazanır.
Ayrıca Kadı Ahmed'in peygamberler tarihi, İslam tarihi, fiziki ve feleki coğrafya, kıyamet alametleri, berzah ve ahiret hayatı, Hz. Muhammed'in siresi, şemaili, ahlakı ve faziletleri ile kelama dair konuları içeren eserinde tarih ilminin meşruiyeti ve makuliyetine dair ileri sürdüğü deliller ile tarihçiliğini yansıtan ifadeleri ve "mazi" ve "hal" ile ilgili olan tarihin konuları arasına "müstakbel" le alakalı bahisleri de dahil ederek bunları bir bütünün parçaları olarak sunması da dikkate değerdir.
M. Fuad Köprülü'den bu yana el-Veledü'ş-Şefik'in bir kaynak olarak değerine dair sarf edilen sözler, ona karşı ciddi bir alaka uyanmasına sebebiyet vermiş, ancak M. A Köymen'in 1993' te ve A.C.S Peacock'un 2004'te yayınladıkları makaleleri hariç tutarsak bu bilgi bir neticeye dönüşmemiş ve eser bir bilinmezlik halesiyle kuşatılmış ve vaziyette günümüze kadar sırrını korumayı bilmiştir.
İki cilt halinde yayıma hazırlanan elinizdeki kitaplardan biri, bugüne kadar bilinen tek yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde olan Farsça metnin tashihidir. Diğer kitap da söz konusu Farsça metinden ve diğer kaynaklardan hareketle Niğdeli Kadı Ahmed'in hayatı, tarihçiliği, dönemi ve eseri üzerine yapılan değerlendirmeleri içerir. Bu ciltte ayrıca dikkat çeken bazı metinlerin ve İslam tarihine mahsus olan ikinci bölümün tercümeleri de yer almaktadır.
el-Veledü'ş-Şefik'ın yayımlanmasıyla Selçuklu tarihindeki eksik bir halka daha tamamlanmış olmakta ve böylece metin ve inceleme, dönemi çalışan araştırmacıların istifadesine sunulmuş bulunmaktadır.
Selçukluların Anadolu'yu fethi ve ardından bu coğrafyada adım adım nüfuz etmesi sürecini yansıtan çok fazla yerli tarihi kaynağa sahip değiliz. Var olan sınırlı sayıdaki yerli tarihi kaynaklar içinde Niğdeli Kadı Ahmed tarafından 733 /1333'te kaleme alınan muhtasar bir İslam tarihi hüviyetindeki el-Veledü'ş-Şefik ve'l-Hafidü'l-Halik isimli bu eser merhum M. F Köprülü'nün ifadesiyle dini ve içtimai tarihe dair verdiği malumat ile diğerlerinden ayrılır.
Yine Kadı Ahmed'in zaman zaman konunun akışından ayrılarak kendisine, ailesine, kanaatlerine ve dönemine dair vermiş olduğu bilgiler ve yapmış olduğu değerlendirmeler de, dönemin diğer tarihçilerine göre onun şahsını ve etrafını daha iyi tanımamıza ve zamanımızın ruhunu anlamamıza imkan sağlar. Bu yönüyle o muhtasar, yazan diğer İslam tarihçilerinden ayrıldığı gibi eseri de mevcut Selçuknamelerdeki malumatı destekleyici ve takviye edici bir hüviyet kazanır.
Ayrıca Kadı Ahmed'in peygamberler tarihi, İslam tarihi, fiziki ve feleki coğrafya, kıyamet alametleri, berzah ve ahiret hayatı, Hz. Muhammed'in siresi, şemaili, ahlakı ve faziletleri ile kelama dair konuları içeren eserinde tarih ilminin meşruiyeti ve makuliyetine dair ileri sürdüğü deliller ile tarihçiliğini yansıtan ifadeleri ve "mazi" ve "hal" ile ilgili olan tarihin konuları arasına "müstakbel" le alakalı bahisleri de dahil ederek bunları bir bütünün parçaları olarak sunması da dikkate değerdir.
M. Fuad Köprülü'den bu yana el-Veledü'ş-Şefik'in bir kaynak olarak değerine dair sarf edilen sözler, ona karşı ciddi bir alaka uyanmasına sebebiyet vermiş, ancak M. A Köymen'in 1993' te ve A.C.S Peacock'un 2004'te yayınladıkları makaleleri hariç tutarsak bu bilgi bir neticeye dönüşmemiş ve eser bir bilinmezlik halesiyle kuşatılmış ve vaziyette günümüze kadar sırrını korumayı bilmiştir.
İki cilt halinde yayıma hazırlanan elinizdeki kitaplardan biri, bugüne kadar bilinen tek yazma nüshası Süleymaniye Kütüphanesi'nde olan Farsça metnin tashihidir. Diğer kitap da söz konusu Farsça metinden ve diğer kaynaklardan hareketle Niğdeli Kadı Ahmed'in hayatı, tarihçiliği, dönemi ve eseri üzerine yapılan değerlendirmeleri içerir. Bu ciltte ayrıca dikkat çeken bazı metinlerin ve İslam tarihine mahsus olan ikinci bölümün tercümeleri de yer almaktadır.
el-Veledü'ş-Şefik'ın yayımlanmasıyla Selçuklu tarihindeki eksik bir halka daha tamamlanmış olmakta ve böylece metin ve inceleme, dönemi çalışan araştırmacıların istifadesine sunulmuş bulunmaktadır.