Niyazi Kurtsan 1925 yılında Gümülcine’de doğmuş. II. Dünya Savaşı sırasında ailesi ile birlikte Türkiye’ye iltica ederek, Manisa’nın Akhisar ilçesine, sonra da İzmir’e yerleşmiş. Devlet bursu ile önce Afyon Lise’sini sonra da İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni bitirmiş. Sanata olan tutkusu nedeniyle de, Eczacılık Fakültesi’nde öğrenciyken bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi’nde ressam Cemal Tollu’nun atölyesine devam etmiş.
İlk eczanesini 1955 yılında (Güneş Eczanesi) Kocamustafapaşa’da açarak, laboratuvarında ürettiği tentürdiyot, kolonya, dut şurubu gibi ürünler ile Kurtsan Şirketler grubunun temellerini atmış.
Eczacı Niyazi Kurtsan henüz “doğal yaşam” ve “alternatif tıp” gibi kavramların yaygın olmadığı 1960’lardan itibaren bitkilerden ilaçlar ve sağlıklı ürünler geliştirmeyi kendine misyon edinen başarılı bir girişimci, aynı zamanda da yaratıcı ve üretken bir bilim adamıydı.
“Bitkisel ilaçlar” konusuna ilgisinin kökleri çocukluğunun bıraktığı izlere uzanır. Küçük bir çocukken attan düşüp alnından tehlikeli bir yara almış, dedesinin onu, dağlarda yetişen ve yılan bıçağı denen bir bitkinin kökleriyle tedavi etmesiyle hayata dönebilmişti. İnsanları iyileştirecek ürünler geliştirirken doğadan ilham almasına işte bu olayın sebep olduğunu anlatırdı hep…Doğanın iyileştirici gücüne inanır ve bu gücü başkaları ile paylaşmak isterdi.
Niyazi Kurtsan 1925 yılında Gümülcine’de doğmuş. II. Dünya Savaşı sırasında ailesi ile birlikte Türkiye’ye iltica ederek, Manisa’nın Akhisar ilçesine, sonra da İzmir’e yerleşmiş. Devlet bursu ile önce Afyon Lise’sini sonra da İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi’ni bitirmiş. Sanata olan tutkusu nedeniyle de, Eczacılık Fakültesi’nde öğrenciyken bir yandan da Güzel Sanatlar Akademisi’nde ressam Cemal Tollu’nun atölyesine devam etmiş.
İlk eczanesini 1955 yılında (Güneş Eczanesi) Kocamustafapaşa’da açarak, laboratuvarında ürettiği tentürdiyot, kolonya, dut şurubu gibi ürünler ile Kurtsan Şirketler grubunun temellerini atmış.
Eczacı Niyazi Kurtsan henüz “doğal yaşam” ve “alternatif tıp” gibi kavramların yaygın olmadığı 1960’lardan itibaren bitkilerden ilaçlar ve sağlıklı ürünler geliştirmeyi kendine misyon edinen başarılı bir girişimci, aynı zamanda da yaratıcı ve üretken bir bilim adamıydı.
“Bitkisel ilaçlar” konusuna ilgisinin kökleri çocukluğunun bıraktığı izlere uzanır. Küçük bir çocukken attan düşüp alnından tehlikeli bir yara almış, dedesinin onu, dağlarda yetişen ve yılan bıçağı denen bir bitkinin kökleriyle tedavi etmesiyle hayata dönebilmişti. İnsanları iyileştirecek ürünler geliştirirken doğadan ilham almasına işte bu olayın sebep olduğunu anlatırdı hep…Doğanın iyileştirici gücüne inanır ve bu gücü başkaları ile paylaşmak isterdi.