O Zamanlar 1920-1923

Stok Kodu:
9786051550114
Boyut:
12.00x19.50
Sayfa Sayısı:
320
Basım Tarihi:
2014
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9786051550114
376586
O Zamanlar 1920-1923
O Zamanlar 1920-1923
26.00

Bu kitapta toplanan yazılara “O Zamanlar” den­mesi, kıymetin yazılarda değil yazılan zamanlarda görülmesindendir.
“Millî Mücadele”, “İstiklâl Savaşı” gibi adlar ve­rilen o üç dört yıllık zaman bütün mazide yoktu; çün­kü Türk milleti bütün mazisinde felâketin o kadar son­suzuna düşmemişti ki o kadar sonsuz bir şahlanış fır­satı eline geçmişti diyebilelim....Refahla saadeti karıştırmamalı; birincisi gövdenin, ikincisi ruhun hakkı. Refahın en sonunda oluruz da saadetten nasibimiz olmaz. Saraylar içinde muztarip hükümdarlar ve kulübeler içinde mes'ut yoksullar gö­rünüşü bundan ileri gelse gerek. Taş çatlasa bu gövdeye ne üç yudum fazla içirebilir; ne üç lokma fazla yedirebiliriz. Fakat ruhun ufukları...
Şeyh Galib'in:“Bir şulesi var ki şem'-i cânınFânusuna sığmaz asümanın”demesi yalnız en renkli bir şiir değil, aynı zamanda en yüksek bir hakikattir. O zamanların ulviyeti içinde ruh­lar fanuslarına sığmayan yakut alevli meşalelere dön­müştü. Ne paye, ne ikbal; bu dünyada ruhların bu şehrayininden daha güzel bir şey olamaz.Bu yazıları, beni o zamanlara erdirmiş ve o zaman­ların içinde yaşatmış olan talihime şükrederek topla­dım. O zaman yazılan bu yazılar, bir bakıma göre, ko­nuşmaktan ziyade haykırır; bu, hiddetimizdendi. Bir bakıma göre de bu yazılar, dudağını kımıldatıp hançere­sinden sesler çıkararak bir şeyler söylüyormuş gibi göründüğü halde bir şey söyleyemeyen dilsizlere benzer; bu, aczimizdendir. Zaten büyük heyecanlar insanı dilsiz edermiş. İstiklâl cengi zamanları ise heyecan değil hum­ma idi.

Bu kitapta toplanan yazılara “O Zamanlar” den­mesi, kıymetin yazılarda değil yazılan zamanlarda görülmesindendir.
“Millî Mücadele”, “İstiklâl Savaşı” gibi adlar ve­rilen o üç dört yıllık zaman bütün mazide yoktu; çün­kü Türk milleti bütün mazisinde felâketin o kadar son­suzuna düşmemişti ki o kadar sonsuz bir şahlanış fır­satı eline geçmişti diyebilelim....Refahla saadeti karıştırmamalı; birincisi gövdenin, ikincisi ruhun hakkı. Refahın en sonunda oluruz da saadetten nasibimiz olmaz. Saraylar içinde muztarip hükümdarlar ve kulübeler içinde mes'ut yoksullar gö­rünüşü bundan ileri gelse gerek. Taş çatlasa bu gövdeye ne üç yudum fazla içirebilir; ne üç lokma fazla yedirebiliriz. Fakat ruhun ufukları...
Şeyh Galib'in:“Bir şulesi var ki şem'-i cânınFânusuna sığmaz asümanın”demesi yalnız en renkli bir şiir değil, aynı zamanda en yüksek bir hakikattir. O zamanların ulviyeti içinde ruh­lar fanuslarına sığmayan yakut alevli meşalelere dön­müştü. Ne paye, ne ikbal; bu dünyada ruhların bu şehrayininden daha güzel bir şey olamaz.Bu yazıları, beni o zamanlara erdirmiş ve o zaman­ların içinde yaşatmış olan talihime şükrederek topla­dım. O zaman yazılan bu yazılar, bir bakıma göre, ko­nuşmaktan ziyade haykırır; bu, hiddetimizdendi. Bir bakıma göre de bu yazılar, dudağını kımıldatıp hançere­sinden sesler çıkararak bir şeyler söylüyormuş gibi göründüğü halde bir şey söyleyemeyen dilsizlere benzer; bu, aczimizdendir. Zaten büyük heyecanlar insanı dilsiz edermiş. İstiklâl cengi zamanları ise heyecan değil hum­ma idi.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat