1960'lı yılların başından itibaren Türk işçileri kafileler halinde Avrupa'ya, özellikle Almanya'ya giderken, bazı Alman maden şirketleri, mühendis yetiştireceğiz sloganıyla, özellikle Zonguldak bölgesinden, ortaokul mezunu, 14-16 yaş gurubundaki çocuklara talip olmuş ve 1963 yılı itibariyle yüzlerce Türk çocuğu ailelerinden alınıp Ruhr Havzası'nda yurtlara ve Pestalozzi Köyleri diye adlandırılan bölgelerde Alman ailelerinin yanlarına yerleştirilmişlerdir. Bu kitap "Dövizsiz Özel Öğrenci" olarak kaderine terk edilen bir çocuğun ve onun nereye gittiğini bile bilmeyen annesinin gerçek hikayesidir.
Annem bana yazdığı ilk mektubunda şöyle diyordu; "Sen gittikten sonra yarım bıraktığın tereyağını ekmeğime süremedim. Her kahvaltıda masama koydum ve her seferinde, bir lokmasını bile yiyemeden, dolaba kaldırdım."
1960'lı yılların başından itibaren Türk işçileri kafileler halinde Avrupa'ya, özellikle Almanya'ya giderken, bazı Alman maden şirketleri, mühendis yetiştireceğiz sloganıyla, özellikle Zonguldak bölgesinden, ortaokul mezunu, 14-16 yaş gurubundaki çocuklara talip olmuş ve 1963 yılı itibariyle yüzlerce Türk çocuğu ailelerinden alınıp Ruhr Havzası'nda yurtlara ve Pestalozzi Köyleri diye adlandırılan bölgelerde Alman ailelerinin yanlarına yerleştirilmişlerdir. Bu kitap "Dövizsiz Özel Öğrenci" olarak kaderine terk edilen bir çocuğun ve onun nereye gittiğini bile bilmeyen annesinin gerçek hikayesidir.
Annem bana yazdığı ilk mektubunda şöyle diyordu; "Sen gittikten sonra yarım bıraktığın tereyağını ekmeğime süremedim. Her kahvaltıda masama koydum ve her seferinde, bir lokmasını bile yiyemeden, dolaba kaldırdım."