Okuma Alegorileri, Rousseau, Nietzsche, Rilke ve Proust'ta Figürel Dil yirminci yüzyılın önemli dekonstüksiyonist edebiyat eleştirmeni ve teorisyeni Paul de Man'ın (1919-1983) en dikkate değer ve bu yüzden en fazla ilgi gören metnidir. De Man, dekonstrüksiyonist eleştiri geleneğinin önemli düşünürlerinden biridir; bu geleneğe göre dekonstrüksiyonist eleştiri her dilin inşa edilmiş dil olduğu gözlemiyle başlar. Bu yüzden eleştirinin görevi, dili dekonstrüksiyona tabi tutmak ve arkasında yatan şeyi ifşa etmektir. Bu metinde, de Man, Rilke'nin şiirlerinin, Proust'un Geçmiş Zaman Peşinde'sinin, Nietzsche'nin felsefi yazılarının ve Rousseau'nun önemli metinlerinin ayrıntılı ve özenli okumalarını/yorumlarını yaparak her yazının kendisini dil olarak kendi aktivitesine yönelttiği sonucuna varır; dil daima güvenilmez, kaypak ve imkansızdır. Dile dayanması gerektiği için edebi tahkiye/anlatı kendi üzerine katlanır; retorik güvenilmezdir. Dekonstrüksiyon mantığa dayalı ret'de ya da diyalektikte olduğu gibi önermeler arasında değil, dilin retorik doğasıyla ilgili metalingüistik önermeler ile bu önermeleri sorgulayan retorik praksis arasında gerçekleşir. Okuma alegorisi, metinler böyle bir incelemeye tabi tutulduklarında ve bu gerilimi ifşa eder ve bunu yaparak kararlaştırılamazlıkla/belirlenemezlikle ilgili bir önermeyi dikte eder. Okuma Alegorileri öncelikle edebiyatın felsefeyle derin ilişkileri bulunduğuna İnananların, dil ve edebiyatın felsefeyle derin ilişkileri bulunduğuna inananların, dil ve edebiyat hakkında kafa patlatmayı sevenlerin kitabı. Belirsizliğe çağrı; provakatif, sürükleyici ve tekrar okunmaya değer bir metin.
Okuma Alegorileri, Rousseau, Nietzsche, Rilke ve Proust'ta Figürel Dil yirminci yüzyılın önemli dekonstüksiyonist edebiyat eleştirmeni ve teorisyeni Paul de Man'ın (1919-1983) en dikkate değer ve bu yüzden en fazla ilgi gören metnidir. De Man, dekonstrüksiyonist eleştiri geleneğinin önemli düşünürlerinden biridir; bu geleneğe göre dekonstrüksiyonist eleştiri her dilin inşa edilmiş dil olduğu gözlemiyle başlar. Bu yüzden eleştirinin görevi, dili dekonstrüksiyona tabi tutmak ve arkasında yatan şeyi ifşa etmektir. Bu metinde, de Man, Rilke'nin şiirlerinin, Proust'un Geçmiş Zaman Peşinde'sinin, Nietzsche'nin felsefi yazılarının ve Rousseau'nun önemli metinlerinin ayrıntılı ve özenli okumalarını/yorumlarını yaparak her yazının kendisini dil olarak kendi aktivitesine yönelttiği sonucuna varır; dil daima güvenilmez, kaypak ve imkansızdır. Dile dayanması gerektiği için edebi tahkiye/anlatı kendi üzerine katlanır; retorik güvenilmezdir. Dekonstrüksiyon mantığa dayalı ret'de ya da diyalektikte olduğu gibi önermeler arasında değil, dilin retorik doğasıyla ilgili metalingüistik önermeler ile bu önermeleri sorgulayan retorik praksis arasında gerçekleşir. Okuma alegorisi, metinler böyle bir incelemeye tabi tutulduklarında ve bu gerilimi ifşa eder ve bunu yaparak kararlaştırılamazlıkla/belirlenemezlikle ilgili bir önermeyi dikte eder. Okuma Alegorileri öncelikle edebiyatın felsefeyle derin ilişkileri bulunduğuna İnananların, dil ve edebiyatın felsefeyle derin ilişkileri bulunduğuna inananların, dil ve edebiyat hakkında kafa patlatmayı sevenlerin kitabı. Belirsizliğe çağrı; provakatif, sürükleyici ve tekrar okunmaya değer bir metin.