Okyanusta kaybolmak kader değildir. Pusulası sağlam olanlar sonunda mutlaka karaya çıkarlar. Elinizdeki romanın kahramanı Ali Haydar bir pusula aslında; izleyenleri karaya çıkaracak, okyanusta kaybolmalarını engelleyecek bir pusula.
Gabriel Garcia Marquez anılarını kaleme aldığı son kitabına Anlatmak İçin Yaşamak adını vermişti. Kimi yazarlar anlatmak için yaşarlar… Bir de, anlatılası hayatlar yaşamış olanlar vardır. Hasan Dönmez anlatılası hayatlar yaşayanlarımızdan. Hayata farklı noktalarda başlamış ve yakın zamana kadar yan yana gelememiş olsak da, yaşadığımız hayatların kesiştiği noktalar olmuş. Gecekondularda faşizme karşı direnilen, Mamak'ta insanlık onurunun ayakta tutulmaya çalışıldığı günler…
O hayat, Hasan Dönmez'in şahsında, bir pazarcıdan yapmacıksız, sahici bir dille yazan bir romancı yaratmış.
Mamak, Ey Mamak; Kalbim Ülkemde Kaldı, Yılmaz Güney: Ulucanlar Efsanesi; Güneşin Kızı Nunnajina… Ve şimdi Okyanusta Kaybolmak… Nerede olursa olsun kendisini yaşadığı hayata ve insanlara karşı sorumlu hisseden, toplumsal gerçekçi bir yazarın, bir solukta okunan kitapları.
Yabancı işçilerin Avustralya'nın soğan tarlalarında, otomobil fabrikalarında hayata tutunabilme çabalarına; boyun eğmeye, ihanete ve direnişe; kendi kurnazlıklarının esiri olmaya; sınıf bilincinin boy gösterdiği yerde Alevilik-Sünnilik, Müslümanlık-Hristiyanlık, Türklük-Kürtlük, Sırplık-Boşnaklık, İtalyanlık, Yunanlık, Vietnamlılık gibi etnik ve dini kimliklerin nasıl aynı potada eridiğine; bağnaz bir dindarlığın kadını ve insanı nasıl esir aldığına ve her koşulda en saf haliyle insanın, iyi insanın nasıl devrimci bir kararlılıkla var olabildiğine tanıklık etmek istiyorsanız, başa dönüp sayfaları çevirmeye başlayın.
Okurken bir uzak memlekette yaşanan maceranın içinde kaybolabilirsiniz, ama Okyanusta Kaybolmak'ta Ali Haydar'ı izlerken en derin, en uçsuz bucaksız ve en fırtınalı sularda bile kaybolmamanın sırrına da ereceksiniz.
Okyanusta kaybolmak kader değildir. Pusulası sağlam olanlar sonunda mutlaka karaya çıkarlar. Elinizdeki romanın kahramanı Ali Haydar bir pusula aslında; izleyenleri karaya çıkaracak, okyanusta kaybolmalarını engelleyecek bir pusula.
Gabriel Garcia Marquez anılarını kaleme aldığı son kitabına Anlatmak İçin Yaşamak adını vermişti. Kimi yazarlar anlatmak için yaşarlar… Bir de, anlatılası hayatlar yaşamış olanlar vardır. Hasan Dönmez anlatılası hayatlar yaşayanlarımızdan. Hayata farklı noktalarda başlamış ve yakın zamana kadar yan yana gelememiş olsak da, yaşadığımız hayatların kesiştiği noktalar olmuş. Gecekondularda faşizme karşı direnilen, Mamak'ta insanlık onurunun ayakta tutulmaya çalışıldığı günler…
O hayat, Hasan Dönmez'in şahsında, bir pazarcıdan yapmacıksız, sahici bir dille yazan bir romancı yaratmış.
Mamak, Ey Mamak; Kalbim Ülkemde Kaldı, Yılmaz Güney: Ulucanlar Efsanesi; Güneşin Kızı Nunnajina… Ve şimdi Okyanusta Kaybolmak… Nerede olursa olsun kendisini yaşadığı hayata ve insanlara karşı sorumlu hisseden, toplumsal gerçekçi bir yazarın, bir solukta okunan kitapları.
Yabancı işçilerin Avustralya'nın soğan tarlalarında, otomobil fabrikalarında hayata tutunabilme çabalarına; boyun eğmeye, ihanete ve direnişe; kendi kurnazlıklarının esiri olmaya; sınıf bilincinin boy gösterdiği yerde Alevilik-Sünnilik, Müslümanlık-Hristiyanlık, Türklük-Kürtlük, Sırplık-Boşnaklık, İtalyanlık, Yunanlık, Vietnamlılık gibi etnik ve dini kimliklerin nasıl aynı potada eridiğine; bağnaz bir dindarlığın kadını ve insanı nasıl esir aldığına ve her koşulda en saf haliyle insanın, iyi insanın nasıl devrimci bir kararlılıkla var olabildiğine tanıklık etmek istiyorsanız, başa dönüp sayfaları çevirmeye başlayın.
Okurken bir uzak memlekette yaşanan maceranın içinde kaybolabilirsiniz, ama Okyanusta Kaybolmak'ta Ali Haydar'ı izlerken en derin, en uçsuz bucaksız ve en fırtınalı sularda bile kaybolmamanın sırrına da ereceksiniz.