Ölmeyi Bilen Adam - Muhsin Ertuğrul

Stok Kodu:
9789750715907
Boyut:
15.00x23.00
Sayfa Sayısı:
238
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2013-01
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789750715907
448368
Ölmeyi Bilen Adam - Muhsin Ertuğrul
Ölmeyi Bilen Adam - Muhsin Ertuğrul
19.50
Ölmeyi Bilen Adam, Türkiye'nin yetiştirdiği büyük adamlardan birinin, Çağdaş Türk tiyatrosunun, sinemasının babası Muhsin Ertuğrul'un yaşamına odaklanan bir anlatı, okurken edebî tatlar alacağınız bir biyografi. Genç kuşak öykücülüğümüzün önemli isimlerinden Ayşegül Çelik, çok sevdiği, eğitimini aldığı tiyatroya ve Türk tiyatrosunun kurucusuna vefa borcunu, on yılı aşkın bir süre üzerinde çalıştığı bu kapsamlı araştırmayla ödüyor. 1900'lerin başında İstanbul kahvehanelerinde meddahlar, hayalbazlar; derme çatma sahnelerde ateş yutanlar, curcunabazlar, zorbazlar vardı. Direklerarası'nda Madam Eftelya, Şamran Hanım, komik-i şehir Naşit sahne alıyor, Mınakyan'ın tiyatrosu dolup dolup boşalıyordu. İstanbul'un bir kazan gibi kaynadığı, büyük değişimlere, altüst oluşlara hazırlandığı yıllardı. Çocukluğundan itibaren kendini tiyatronun büyülü dünyasında bulan Muhsin Ertuğrul, bu sanatın toplum için kurtarıcı olduğuna inandı. Ömrü boyunca türlü önyargılarla savaşan Muhsin Ertuğrul, ilk Hamlet'i sahnelemekle, tiyatro okulları kurmakla, Türk tiyatrosunu dramaturgi kavramıyla tanıştırmakla kalmadı, Müslüman kadınların perdede, sahnede görünmesine de önayak oldu. Tiyatroyu Anadolu'nun en ücra köşelerine taşıyan bir sanat militanıydı o. Biz de Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun, Muhsin Ertuğrul'un ardından söylediklerine katılıyoruz: "Geleneklerden sıyrılıp onu yatırarak değil, ayakları üzerine dikerek toprağa vermek gerekirdi."
Ölmeyi Bilen Adam, Türkiye'nin yetiştirdiği büyük adamlardan birinin, Çağdaş Türk tiyatrosunun, sinemasının babası Muhsin Ertuğrul'un yaşamına odaklanan bir anlatı, okurken edebî tatlar alacağınız bir biyografi. Genç kuşak öykücülüğümüzün önemli isimlerinden Ayşegül Çelik, çok sevdiği, eğitimini aldığı tiyatroya ve Türk tiyatrosunun kurucusuna vefa borcunu, on yılı aşkın bir süre üzerinde çalıştığı bu kapsamlı araştırmayla ödüyor. 1900'lerin başında İstanbul kahvehanelerinde meddahlar, hayalbazlar; derme çatma sahnelerde ateş yutanlar, curcunabazlar, zorbazlar vardı. Direklerarası'nda Madam Eftelya, Şamran Hanım, komik-i şehir Naşit sahne alıyor, Mınakyan'ın tiyatrosu dolup dolup boşalıyordu. İstanbul'un bir kazan gibi kaynadığı, büyük değişimlere, altüst oluşlara hazırlandığı yıllardı. Çocukluğundan itibaren kendini tiyatronun büyülü dünyasında bulan Muhsin Ertuğrul, bu sanatın toplum için kurtarıcı olduğuna inandı. Ömrü boyunca türlü önyargılarla savaşan Muhsin Ertuğrul, ilk Hamlet'i sahnelemekle, tiyatro okulları kurmakla, Türk tiyatrosunu dramaturgi kavramıyla tanıştırmakla kalmadı, Müslüman kadınların perdede, sahnede görünmesine de önayak oldu. Tiyatroyu Anadolu'nun en ücra köşelerine taşıyan bir sanat militanıydı o. Biz de Hıfzı Veldet Velidedeoğlu'nun, Muhsin Ertuğrul'un ardından söylediklerine katılıyoruz: "Geleneklerden sıyrılıp onu yatırarak değil, ayakları üzerine dikerek toprağa vermek gerekirdi."
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat