“Malum sona ulaştığımızda bağrışlar yine arttı. Yavaşça indirip çukura yerleştirdiler, bembeyaz kefenin her yanı çamur oldu. E madem pislenecek, niye bu kadar özeniyorsunuz ki? Ya da yer döşemesi ayarlayın da yaptığınız iş bir şeye benzesin. Ölümün en kötü yanı bu işte. Hiçbir şeye itiraz etme hakkınız olmuyor.”
Okan Çil, hem diliyle hem de ele aldığı konularla günümüz öykücülerinden ayrı bir yerde duruyor. Kitaptaki öyküler, insanı çok iyi gözlemleyen bir zihinden çıkmış. Çil, metinlerin gövdelerini çoğu zaman sıra dışı, hatta absürt kurgulara yaslıyor. Öykülerini, okuru kahkahaya boğacak bir mizahla süslüyor. Deneysel biçim çalışmaları ise... Neyse onu da sonra anlatırım.
“Malum sona ulaştığımızda bağrışlar yine arttı. Yavaşça indirip çukura yerleştirdiler, bembeyaz kefenin her yanı çamur oldu. E madem pislenecek, niye bu kadar özeniyorsunuz ki? Ya da yer döşemesi ayarlayın da yaptığınız iş bir şeye benzesin. Ölümün en kötü yanı bu işte. Hiçbir şeye itiraz etme hakkınız olmuyor.”
Okan Çil, hem diliyle hem de ele aldığı konularla günümüz öykücülerinden ayrı bir yerde duruyor. Kitaptaki öyküler, insanı çok iyi gözlemleyen bir zihinden çıkmış. Çil, metinlerin gövdelerini çoğu zaman sıra dışı, hatta absürt kurgulara yaslıyor. Öykülerini, okuru kahkahaya boğacak bir mizahla süslüyor. Deneysel biçim çalışmaları ise... Neyse onu da sonra anlatırım.