İnsanlar evlerini yapış tarzlarıyla kültürleri hakkında önemli şeyleri ifade ederler, yeter ki bizler bu ifadelerdeki şifreleri çözmeyi bilelim. S. Faroqhi "Osmanlı mimarisi" terimi çoğunlukla insanın gözünde 15. ve 16. yüzyıllarda, devrin sultanlarının, sultan ailesi üyelerinin ve yüksek kademelerdeki devlet görevlilerinin girişimleriyle inşa edilen heybetli yapıları canlandırmaktadır. 16., 17. veya 18. yüzyıllarda kentlerde sıradan insanların yapıp barındığı konutlar ise toplumsal tarihçiler ve iktisat tarihçileri tarafından bile aynı ölçüde dikkate alınmamıştır. Bunun bir nedeni, tarihçilerin çoğunun ilgisinin çok anlaşılır bir şekilde Osmanlı merkezi yönetimine ait toplanmasıdır. Prof. Dr. Suraiya Faroqhi 17. yüzyılda Ankara ve Kayseri'deki mahalleleri, evleri, ev sahiplerini ve ev mülkiyeti ilişkilerini kadı sicillerine dayanarak incelerken, hem önemli bir eksikliği gideriyor, hem de Osmanlı tarihi açısından çok önemli bazı soruları spekülasyona değil, somut verilere dayanan bir zemin üzerinde tartışma olanağı buluyor: 17. yüzyılda "barış içinde bir arada yaşama" olanakları daha sonraki dönemlerde düşünülemeyecek kadar çok olan bir topluma dayanan Osmanlı İmparatorluğu'nu oluşturan farklı alt gruplar ne zaman birbirlerinden kopmaya başladılar? 17. yüzyıl Ankara ve Kayseri kent toplumları ne ölçüde 19. ve 20. yüzyıldaki gerilimleri haber veriyordu? Osmanlı'da farklı dinlere mensup insanların aynı mahallelerde toplandığı görüşü her yerde ve her tarihsel süreçler mi söz konusuydu? Kent dokularının değişiminde Celali isyanları ne ölçüde etkili olmuştu? Ankara ve Kayseri'deki zengin ve yoksul mahallelerin dar sokaklarında, asırlık konaklarında, güzel evlerinde çıkılmış bir zaman/mekân yolculuğunun ürünü olan bu önemli eser, yerleşik kalıpları sarsıp tarihe farklı ve yaratıcı bir gözle bakmanın keyfini de okuyucuyla paylaşıyor. Prof. Dr. Suraiya Faroqhi, toplumsal ve ekonomik tarih başta olmak üzere mimarlık, kültür, kent tarihi gibi çok çeşitli alanlarda ürünler vermiş, son dönemin en verimli ve yaratıcı Osmanlı tarihçilerindendir. Türkçeye çevrilmiş eserlerinden bazıları şunlardır: Osmanlı Dünyasında Üretmek, Pazarlamak, Yaşamak (2008); Osmanlı İmparatorluğu ve Etrafındaki Dünya (2007); Anadolu'da Bektaşilik (2004); Osmanlı Tarihi Nasıl İncelenir?(2001); Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam (1997); Hacılar ve Sultanlar (1995); Osmanlı'da Kentler ve Kentliler (1993).
İnsanlar evlerini yapış tarzlarıyla kültürleri hakkında önemli şeyleri ifade ederler, yeter ki bizler bu ifadelerdeki şifreleri çözmeyi bilelim. S. Faroqhi "Osmanlı mimarisi" terimi çoğunlukla insanın gözünde 15. ve 16. yüzyıllarda, devrin sultanlarının, sultan ailesi üyelerinin ve yüksek kademelerdeki devlet görevlilerinin girişimleriyle inşa edilen heybetli yapıları canlandırmaktadır. 16., 17. veya 18. yüzyıllarda kentlerde sıradan insanların yapıp barındığı konutlar ise toplumsal tarihçiler ve iktisat tarihçileri tarafından bile aynı ölçüde dikkate alınmamıştır. Bunun bir nedeni, tarihçilerin çoğunun ilgisinin çok anlaşılır bir şekilde Osmanlı merkezi yönetimine ait toplanmasıdır. Prof. Dr. Suraiya Faroqhi 17. yüzyılda Ankara ve Kayseri'deki mahalleleri, evleri, ev sahiplerini ve ev mülkiyeti ilişkilerini kadı sicillerine dayanarak incelerken, hem önemli bir eksikliği gideriyor, hem de Osmanlı tarihi açısından çok önemli bazı soruları spekülasyona değil, somut verilere dayanan bir zemin üzerinde tartışma olanağı buluyor: 17. yüzyılda "barış içinde bir arada yaşama" olanakları daha sonraki dönemlerde düşünülemeyecek kadar çok olan bir topluma dayanan Osmanlı İmparatorluğu'nu oluşturan farklı alt gruplar ne zaman birbirlerinden kopmaya başladılar? 17. yüzyıl Ankara ve Kayseri kent toplumları ne ölçüde 19. ve 20. yüzyıldaki gerilimleri haber veriyordu? Osmanlı'da farklı dinlere mensup insanların aynı mahallelerde toplandığı görüşü her yerde ve her tarihsel süreçler mi söz konusuydu? Kent dokularının değişiminde Celali isyanları ne ölçüde etkili olmuştu? Ankara ve Kayseri'deki zengin ve yoksul mahallelerin dar sokaklarında, asırlık konaklarında, güzel evlerinde çıkılmış bir zaman/mekân yolculuğunun ürünü olan bu önemli eser, yerleşik kalıpları sarsıp tarihe farklı ve yaratıcı bir gözle bakmanın keyfini de okuyucuyla paylaşıyor. Prof. Dr. Suraiya Faroqhi, toplumsal ve ekonomik tarih başta olmak üzere mimarlık, kültür, kent tarihi gibi çok çeşitli alanlarda ürünler vermiş, son dönemin en verimli ve yaratıcı Osmanlı tarihçilerindendir. Türkçeye çevrilmiş eserlerinden bazıları şunlardır: Osmanlı Dünyasında Üretmek, Pazarlamak, Yaşamak (2008); Osmanlı İmparatorluğu ve Etrafındaki Dünya (2007); Anadolu'da Bektaşilik (2004); Osmanlı Tarihi Nasıl İncelenir?(2001); Osmanlı Kültürü ve Gündelik Yaşam (1997); Hacılar ve Sultanlar (1995); Osmanlı'da Kentler ve Kentliler (1993).