Osmanlı toplumu, çağdaşı Batı dünyasından farklı olarak sınıflar arasında aşılmaz duvarlarla birbirinden ayrılmamıştır. Nitekim Pâdişah berâtiyle askerî sınıftan olan bir kişi reâyâya dahil olurken, reâyâyadan olan bir başkası da yine berâtla askerî statü kazanıp raiyyet rüsûmundan kurtulabilirdi. Zira Osmanlı dönemi Türkiye'sinde doğuştan imtiyazlı sayılabilecek bir sosyal sınıf yoktu. Çünkü bütün Müslümanlar, Allah'ın nazarında eşitti. Böyle bir fikir, fertlerin, içinde kolayca yer ve mevki değiştirebileceği bir toplum meydana getirmişti. Dolayısıyla her insanın yükselme, şan ve şöhret sahibi olma şansları eşit idi. Osmanlı toplumunda, bir yandan bazı yeni sosyal grupların teşekkül etmesi, öbür taraftan devletin hâkimiyet sınırlarının gelişmesi sonucunda topluma dahil olan insanlara belli statüler kazandırarak toplum içindeki yerlerinin belirlenmesi, Osmanlı'nın insan-toplum anlayışı ve yönetim felsefesine göre gerçekleşmişti. Osmanlı Devleti'nde, toplumun farklı tabakalara ayrılışı, tâbi olduğu ve yüklendiği görevlerle yakından ilgilidir. Bütün kanun ve nizamlar, sınıfların hukukî yapısına paralel bir biçimde ele alınmıştır.
Osmanlı toplumu, çağdaşı Batı dünyasından farklı olarak sınıflar arasında aşılmaz duvarlarla birbirinden ayrılmamıştır. Nitekim Pâdişah berâtiyle askerî sınıftan olan bir kişi reâyâya dahil olurken, reâyâyadan olan bir başkası da yine berâtla askerî statü kazanıp raiyyet rüsûmundan kurtulabilirdi. Zira Osmanlı dönemi Türkiye'sinde doğuştan imtiyazlı sayılabilecek bir sosyal sınıf yoktu. Çünkü bütün Müslümanlar, Allah'ın nazarında eşitti. Böyle bir fikir, fertlerin, içinde kolayca yer ve mevki değiştirebileceği bir toplum meydana getirmişti. Dolayısıyla her insanın yükselme, şan ve şöhret sahibi olma şansları eşit idi. Osmanlı toplumunda, bir yandan bazı yeni sosyal grupların teşekkül etmesi, öbür taraftan devletin hâkimiyet sınırlarının gelişmesi sonucunda topluma dahil olan insanlara belli statüler kazandırarak toplum içindeki yerlerinin belirlenmesi, Osmanlı'nın insan-toplum anlayışı ve yönetim felsefesine göre gerçekleşmişti. Osmanlı Devleti'nde, toplumun farklı tabakalara ayrılışı, tâbi olduğu ve yüklendiği görevlerle yakından ilgilidir. Bütün kanun ve nizamlar, sınıfların hukukî yapısına paralel bir biçimde ele alınmıştır.