Modern İslâm düşüncesi üzerine kafa yoranların modernleşmenin fikri zeminine yerleştirdiği unsurlardan birisi hiç şüphesiz Vehhâbî hareketidir. Bu hareket İslâm dünyasında ve Türkiye'de umumiyetle, Vehhâbîliği dinî tecdit hareketi olarak değerlendiren Batılıların bakışaçılarına bağlı kalınarak ele alınmış, Osmanlı müelliflerinin görüş zaviyeleri ise paranteze alınarak görmezden gelinmiştir. Halbuki İslâm dünyasındaki modernleşme hâdisesini etraflı bir şekilde değerlendirerek tanımlayabilmek için Osmanlıların Vehhâbîlik tasavvurundan müstağni kalmanın imkânı ve izahı aslında yoktur. Modernleşme hadisesinin Osmanlı ikliminde sebep olduğu problemleri büyüten, derinleştiren etkenlerden biri olması hasebiyle siyasî çerçevede Vehhâbîlik hareketi modernleşme hâdisesi için başlangıç merhalelerinden biri kabul olabilir. Modernleşme devrinde savunulan ve tecrübe edilen fikirlerin hiç şüphesiz Vehhâbîliğe uzatılabilecek pek çok tarafları vardır. Ancak son dönem Osmanlı düşünürlerinin Vehhâbîlik telakkisinin, bu başlangıcın ayrılmaz bir parçası olarak addedilmesi gerektiği de meydandadır. Osmanlı Devleti'nde bu hareketi büyük bir vukûfiyetle ele alıp değerlendiren yegâne isim Cevdet Paşa'dır. Paşa'nın Vehhâbîliği ele alışı, yaygın bakış açısının zaaflarıyla malul gibi gözükse de çok mahiranedir. Vehhâbîlik meselesinde Cevdet Paşa'nın karşısındaki isim zaman farkıyla Vehhâbîliğin kendisiyle iklim değiştirir gibi gözüktüğü Hüseyin Kâzım Kadri'dir. Abdülvehhâb ve Vehhâbîler ünvanıyla vâkıfâne ve kıymetli bir risâle kaleme alan Hüseyin Kâzım, Osmanlı resmi görüşünün mümessili Ahmet Cevdet Paşa'yla âdeta hesaplaşarak Vehhâbîliği yeni baştan yoklar ve savunur. Bu çalışmada Cevdet Paşa'dan itibaren Osmanlı mütefekkirlerinin Vehhâbîlik meselesine bakışları tetkik edildikten sonra Hüseyin Kâzım'ın eseri değerlendirilmekte ve ilk defa olarak neşredilmektedir.
Modern İslâm düşüncesi üzerine kafa yoranların modernleşmenin fikri zeminine yerleştirdiği unsurlardan birisi hiç şüphesiz Vehhâbî hareketidir. Bu hareket İslâm dünyasında ve Türkiye'de umumiyetle, Vehhâbîliği dinî tecdit hareketi olarak değerlendiren Batılıların bakışaçılarına bağlı kalınarak ele alınmış, Osmanlı müelliflerinin görüş zaviyeleri ise paranteze alınarak görmezden gelinmiştir. Halbuki İslâm dünyasındaki modernleşme hâdisesini etraflı bir şekilde değerlendirerek tanımlayabilmek için Osmanlıların Vehhâbîlik tasavvurundan müstağni kalmanın imkânı ve izahı aslında yoktur. Modernleşme hadisesinin Osmanlı ikliminde sebep olduğu problemleri büyüten, derinleştiren etkenlerden biri olması hasebiyle siyasî çerçevede Vehhâbîlik hareketi modernleşme hâdisesi için başlangıç merhalelerinden biri kabul olabilir. Modernleşme devrinde savunulan ve tecrübe edilen fikirlerin hiç şüphesiz Vehhâbîliğe uzatılabilecek pek çok tarafları vardır. Ancak son dönem Osmanlı düşünürlerinin Vehhâbîlik telakkisinin, bu başlangıcın ayrılmaz bir parçası olarak addedilmesi gerektiği de meydandadır. Osmanlı Devleti'nde bu hareketi büyük bir vukûfiyetle ele alıp değerlendiren yegâne isim Cevdet Paşa'dır. Paşa'nın Vehhâbîliği ele alışı, yaygın bakış açısının zaaflarıyla malul gibi gözükse de çok mahiranedir. Vehhâbîlik meselesinde Cevdet Paşa'nın karşısındaki isim zaman farkıyla Vehhâbîliğin kendisiyle iklim değiştirir gibi gözüktüğü Hüseyin Kâzım Kadri'dir. Abdülvehhâb ve Vehhâbîler ünvanıyla vâkıfâne ve kıymetli bir risâle kaleme alan Hüseyin Kâzım, Osmanlı resmi görüşünün mümessili Ahmet Cevdet Paşa'yla âdeta hesaplaşarak Vehhâbîliği yeni baştan yoklar ve savunur. Bu çalışmada Cevdet Paşa'dan itibaren Osmanlı mütefekkirlerinin Vehhâbîlik meselesine bakışları tetkik edildikten sonra Hüseyin Kâzım'ın eseri değerlendirilmekte ve ilk defa olarak neşredilmektedir.