9786055539566
541533
https://www.kitapvekahve.com/osmanlinin-col-yuruyusu
Osmanlı'nın Çöl Yürüyüşü Kanal Seferleri
35.00
Bir coğrafyanın sahip olduğu özellikler, ona tarihte önemli roller oynama imkanı vermiştir. Özellikle sahip olunan avantajlar her zaman dış istilalara davetiye çıkarmıştır. İşte Mısır bu ülkelerden biridir ve Asya ile Afrika, Doğu ile Avrupa arasında bir köprü olduğu için sık sık istilalara maruz kalmıştır. Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Süveyş Kanalı'na hakim Mısır'da konuşlanan millet de İngilizlerdi ve savaşın kaderini değiştirebilecek Kanal Seferleri de bu dönemde gündeme gelen en önemli harekattı. Ancak sefer aceleye getirilmiş ve yeterli hazırlık yapılmamıştı. Cemal Paşa'nın da Mısır'ı fethetmek konusunda acelesi vardı. Mısır'ı ele geçirerek tarihe geçmek istiyordu. Türk kamuoyu da Mısır'ın İngilizlerden geri alınmasını bekliyordu. Ama Birinci Kanal Seferi'nde, 70.000 kişiye karşı 25.000 kişiyle Mısır nasıl fethedilecekti?
Öyle ki elinizdeki kitapta, İngilizlerin ciddi bir biçimde, Osmanlıların kanala karşı muhtemel bir saldırısı konusunda, on yıl boyunca nasıl zihin egzersizi yaptığı ve bir gün bu saldırıyı bekledikleri ortaya konulmuştur. Fakat Türklerin zayıf saldırısı geçen on yıl içinde İngiliz korkularının nasıl abartılı olduğunu göstermiştir. Yine de Birinci Dünya Savaşı içinde Türklerin gösterdiği çabalar, İngilizleri iki yıl boyunca diken üstünde tutmaya yetmiştir.
"Her yeri örtmek isteyen hiçbir yeri örtemez" sözü tüm Osmanlı cepheleri için geçerli olduğu gibi Sina Cephesi için de geçerliydi. Osmanlı Devleti tüm savaş boyunca -Çanakkale Cephesi hariç- hiçbir cepheye yeterli kuvvet ayıramamıştı. Kanal Seferleri boyunca Türk ve İngiliz kayıplarının toplam olarak yaklaşık 8 bin - 9 bin kişiyi (7 bin Türk, 2 bin İngiliz) geçmediği görülüyor. Sonuçta o zaman gösterilen çabalara rağmen Osmanlı İmparatorluğu yokluk ve çeşitli sıkıntılar nedeniyle önce Sina'yı, ardından Filistin ve Suriye'yi kaybettiyse de Lloyd George'un dediği gibi Birinci Dünya Savaşı'nın uzamasına neden oldular.
Sina'da "Beyaz Adamın" katlanamayacağı insanüstü gayretleri zaferi getirmedi ise de bu cephede bulunanları hürmetle ve gururla anarak "Yemen Türküsü"nün ne kadar anlamlı olduğunu şimdi daha iyi görmekteyiz.
Bir coğrafyanın sahip olduğu özellikler, ona tarihte önemli roller oynama imkanı vermiştir. Özellikle sahip olunan avantajlar her zaman dış istilalara davetiye çıkarmıştır. İşte Mısır bu ülkelerden biridir ve Asya ile Afrika, Doğu ile Avrupa arasında bir köprü olduğu için sık sık istilalara maruz kalmıştır. Birinci Dünya Savaşı yıllarında, Süveyş Kanalı'na hakim Mısır'da konuşlanan millet de İngilizlerdi ve savaşın kaderini değiştirebilecek Kanal Seferleri de bu dönemde gündeme gelen en önemli harekattı. Ancak sefer aceleye getirilmiş ve yeterli hazırlık yapılmamıştı. Cemal Paşa'nın da Mısır'ı fethetmek konusunda acelesi vardı. Mısır'ı ele geçirerek tarihe geçmek istiyordu. Türk kamuoyu da Mısır'ın İngilizlerden geri alınmasını bekliyordu. Ama Birinci Kanal Seferi'nde, 70.000 kişiye karşı 25.000 kişiyle Mısır nasıl fethedilecekti?
Öyle ki elinizdeki kitapta, İngilizlerin ciddi bir biçimde, Osmanlıların kanala karşı muhtemel bir saldırısı konusunda, on yıl boyunca nasıl zihin egzersizi yaptığı ve bir gün bu saldırıyı bekledikleri ortaya konulmuştur. Fakat Türklerin zayıf saldırısı geçen on yıl içinde İngiliz korkularının nasıl abartılı olduğunu göstermiştir. Yine de Birinci Dünya Savaşı içinde Türklerin gösterdiği çabalar, İngilizleri iki yıl boyunca diken üstünde tutmaya yetmiştir.
"Her yeri örtmek isteyen hiçbir yeri örtemez" sözü tüm Osmanlı cepheleri için geçerli olduğu gibi Sina Cephesi için de geçerliydi. Osmanlı Devleti tüm savaş boyunca -Çanakkale Cephesi hariç- hiçbir cepheye yeterli kuvvet ayıramamıştı. Kanal Seferleri boyunca Türk ve İngiliz kayıplarının toplam olarak yaklaşık 8 bin - 9 bin kişiyi (7 bin Türk, 2 bin İngiliz) geçmediği görülüyor. Sonuçta o zaman gösterilen çabalara rağmen Osmanlı İmparatorluğu yokluk ve çeşitli sıkıntılar nedeniyle önce Sina'yı, ardından Filistin ve Suriye'yi kaybettiyse de Lloyd George'un dediği gibi Birinci Dünya Savaşı'nın uzamasına neden oldular.
Sina'da "Beyaz Adamın" katlanamayacağı insanüstü gayretleri zaferi getirmedi ise de bu cephede bulunanları hürmetle ve gururla anarak "Yemen Türküsü"nün ne kadar anlamlı olduğunu şimdi daha iyi görmekteyiz.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.