Yazar, Osmanlı İmparatorluğu'nun, cihana bir güneş gibi saçtığı cihanşümul değerlerin kurucularından ve timsallerinden gözünüzü bir an olsun alamayacağınız latif bir anlatımla bahsediyor. Osmanlı gaza geleneğinin en müspet örneklerini verirken de Devlet-i Aliyye'nin kurucu doktrininin, ‘Nizam-ı Âlem' olduğunu hakkaniyetle vurguluyor.
Kitabı okurken, Osmanlı'nın tüm bu muvaffakiyetlerinin, ancak ve ancak ortak bir ‘üst kimlik ve kültür' inşa etmekle mümkün olabileceğini hissediyorsunuz. Daha önce hiçbir devletin mutlak manada barış sağlayamadığı coğrafyalarda, huzurlu ve adil bir düzenin nasıl tesis edilebildiğini anlamak gözlerinizi yaşartıyor.
Sayfaların arasında soluksuz ilerlerken, kültürel değerlerimizi, ‘anı yakalamak' ve ‘anlamaya çalışmak' gibi iki sezgisel süreçle birleştirebildiğinizi de mutlulukla fark ediyorsunuz. Kimi büyülü dakikalarda beliren o idrak anı, saklı anlamların eflatun rüyalarıyla bir araya geliyor. O zaman cesaret ama nezaketle yaklaşılan bir sırrın eşiğinde hissediyorsunuz kendinizi. Sert rüzgârlarda kıvrılıp bükülen bir duman gibi anlık ve huzursuz bir sezişle irkiliyorsunuz. İşte o zaman, akıl yüklü satırların arasından beliren mazinin son ışıklarını doya doya izlemeye başlıyor ve baktığınız derin ufkun ardında bir yerlerde büyülenip kalıyorsunuz.
- Okay Tiryakioğlu
Yazar, Osmanlı İmparatorluğu'nun, cihana bir güneş gibi saçtığı cihanşümul değerlerin kurucularından ve timsallerinden gözünüzü bir an olsun alamayacağınız latif bir anlatımla bahsediyor. Osmanlı gaza geleneğinin en müspet örneklerini verirken de Devlet-i Aliyye'nin kurucu doktrininin, ‘Nizam-ı Âlem' olduğunu hakkaniyetle vurguluyor.
Kitabı okurken, Osmanlı'nın tüm bu muvaffakiyetlerinin, ancak ve ancak ortak bir ‘üst kimlik ve kültür' inşa etmekle mümkün olabileceğini hissediyorsunuz. Daha önce hiçbir devletin mutlak manada barış sağlayamadığı coğrafyalarda, huzurlu ve adil bir düzenin nasıl tesis edilebildiğini anlamak gözlerinizi yaşartıyor.
Sayfaların arasında soluksuz ilerlerken, kültürel değerlerimizi, ‘anı yakalamak' ve ‘anlamaya çalışmak' gibi iki sezgisel süreçle birleştirebildiğinizi de mutlulukla fark ediyorsunuz. Kimi büyülü dakikalarda beliren o idrak anı, saklı anlamların eflatun rüyalarıyla bir araya geliyor. O zaman cesaret ama nezaketle yaklaşılan bir sırrın eşiğinde hissediyorsunuz kendinizi. Sert rüzgârlarda kıvrılıp bükülen bir duman gibi anlık ve huzursuz bir sezişle irkiliyorsunuz. İşte o zaman, akıl yüklü satırların arasından beliren mazinin son ışıklarını doya doya izlemeye başlıyor ve baktığınız derin ufkun ardında bir yerlerde büyülenip kalıyorsunuz.
- Okay Tiryakioğlu