Immanuel Kant: Aydınlanma'nın büyük düşünürü, eleştirel düşüncenin bilgesi, insan aklının ve ruhunun yorulmaz didikleyicisi. 1804'teki ölümüne kadar, Königsberg'de, münzevi ve bakir yaşamını sürdürürken peş peşe başyapıtlar vermişti.
Öteki Dünyaya Yolculuğumun Sahici Hikayesi, Kant'ın ölümünden sonra, 1877'de okurlara ulaşmış ve yüzyılı aşkın bir süre onun ismiyle yayımlanmış olsa bile, bugün aidiyeti konusunda derin şüpheler doğuruyor.
Her durumda, Kant uzmanlarının düşünüre sadık ve yaraşır buldukları bir kitap. Şaşırtıcı yanı ise, üslûp ve yaklaşımıyla Jules Verne'den esinlenmiş bir Borges hikâyesini çağrıştırmasından geliyor.
“İlk defa 1877 yılında Immanuel Kant imzasıyla yayımlanan bu gizemli metin, öteki dünyaya giden büyük Aydınlanma filozofu Kant'ın, kendinden önceki büyük filozoflarla tartışmasını anlatıyor. Gökyüzünde, Herakleitos, Platon, Leibniz gibi filozoflarca karşılanan Kant, kendisinin büyük takdir göreceğini beklerken, selefleri tarafından acımasızca eleştiriliyor. Yazarı konusunda hâlâ derin şüpheler uyandıran bu metin, hem mizahi hem felsefi, kıyasıya bir hesaplaşma…”
Immanuel Kant: Aydınlanma'nın büyük düşünürü, eleştirel düşüncenin bilgesi, insan aklının ve ruhunun yorulmaz didikleyicisi. 1804'teki ölümüne kadar, Königsberg'de, münzevi ve bakir yaşamını sürdürürken peş peşe başyapıtlar vermişti.
Öteki Dünyaya Yolculuğumun Sahici Hikayesi, Kant'ın ölümünden sonra, 1877'de okurlara ulaşmış ve yüzyılı aşkın bir süre onun ismiyle yayımlanmış olsa bile, bugün aidiyeti konusunda derin şüpheler doğuruyor.
Her durumda, Kant uzmanlarının düşünüre sadık ve yaraşır buldukları bir kitap. Şaşırtıcı yanı ise, üslûp ve yaklaşımıyla Jules Verne'den esinlenmiş bir Borges hikâyesini çağrıştırmasından geliyor.
“İlk defa 1877 yılında Immanuel Kant imzasıyla yayımlanan bu gizemli metin, öteki dünyaya giden büyük Aydınlanma filozofu Kant'ın, kendinden önceki büyük filozoflarla tartışmasını anlatıyor. Gökyüzünde, Herakleitos, Platon, Leibniz gibi filozoflarca karşılanan Kant, kendisinin büyük takdir göreceğini beklerken, selefleri tarafından acımasızca eleştiriliyor. Yazarı konusunda hâlâ derin şüpheler uyandıran bu metin, hem mizahi hem felsefi, kıyasıya bir hesaplaşma…”