9789759964313
524639
https://www.kitapvekahve.com/oteki-tarih-3
Öteki Tarih 3 Kemalist Devrimler ve İsyanlar
27.50
ABD'de 1929 Büyük Buhranı patlak verdiğinde Türkiye olumlu bir döneme adım atmak üzereydi. Çünkü 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması'nın parçası olan gümrük duvarlarını düşük tutma zorunluluğu 1929 yılında sona eriyordu. Ayrıca o yıl iyi bir hasat yapılması bekleniyordu. Ancak iç ve dış koşulların birleşmesiyle durum biden tersine döndü. Halkta biriken öfkeyi tahliye etmek için Ankara tarafından kurdurulan Serbest Fıkra 98 gün sonra yine Ankara tarafından tarihe gömüldü.
10 Mayıs 1931'de toplanan Üçüncü Kurultay'da Mustafa Kemal CHP'nin 'Ebedi Genel Başkan'ı ilan edildi. Kemalizm partinin resmi ideolojisi oldu ve Altı Ok (cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılapçılık) ilkesi kabul edildi. Türkiye Cumhuriyeti halkının 'sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir kitle' olduğu ilan edildi ve partiye sınıf kavgasına mahal veremeyecek şekilde toplumsal katmanların uyumunu sağlayacak kanunlar çıkarma görevi verildi. Ardından partinin kuruluş misyonuna uygun olarak, Halkevleri, Türk Tarih Tezi, Güneş Dil Teorisi, İskan Kanunu, Soyadı Kanunu, 'Vatandaş Türkçe Konuş!" kampanyaları, operalar, bayramlar, şapka-tayyör giymek gibi uygulamalarla Batılı anlamda modern bir ulus devletin tepeden inma inşaasına hız verildi.
Recep Peker, 1934-1935 yılları arasında İstanbul Üniversitesi'nde verdiği İnkılap Tarihi derslerinden birinde, projenin başındaki 'Şef'in tarifini şöyle yapmıştı: "Şef, bir siyasi partinin bütün ana düşüncelerini, iradesini, yapış kuvvetini ve şerefini temsil eder. Şef, kendi ruhuda beslediği heyecan ve haraketle parsitisi ve muhitini ısıtır, aydınlatır..." 1936'da Recep Peker durumu tekrar özetledi: "Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletidir. parti devletle birlikte çalışır." 1937'de görünüşte devletçilik liberalizm kavgası Başbakan İsmet İnönü'nün başını yedi.
Kemalist toplum mühendisliğine Menemen'de bir avuç Nakşibendi ile Kürtler dışında açıktan tepki gösteren olmadı. Kürtler 1926-1930 arasında Ağrı Dağı'nda bir 'Kürt Cumhuriyeti' kurmayı denediler. Rejimin tepkisi çok sert oldu. Zilan (Zeylan) Deresi cesetlerle doldu. 1937-1938'de ise Dersim'e kanlı bir müdahalede bulunuldu. Bilanço resmi rakamlara göre 13 bini aşkın ölü, binlerce sürgün ve binlerce kayıptı. 10 Kasım 1938'de Atatürk'ün edebiyete intikalinin acısını Hatay'ın 1939'da anayurda katılması bir nebze de olsa azalttı ancak İkini Dünya Savaşı kapıdaydı...
ABD'de 1929 Büyük Buhranı patlak verdiğinde Türkiye olumlu bir döneme adım atmak üzereydi. Çünkü 1923 tarihli Lozan Barış Antlaşması'nın parçası olan gümrük duvarlarını düşük tutma zorunluluğu 1929 yılında sona eriyordu. Ayrıca o yıl iyi bir hasat yapılması bekleniyordu. Ancak iç ve dış koşulların birleşmesiyle durum biden tersine döndü. Halkta biriken öfkeyi tahliye etmek için Ankara tarafından kurdurulan Serbest Fıkra 98 gün sonra yine Ankara tarafından tarihe gömüldü.
10 Mayıs 1931'de toplanan Üçüncü Kurultay'da Mustafa Kemal CHP'nin 'Ebedi Genel Başkan'ı ilan edildi. Kemalizm partinin resmi ideolojisi oldu ve Altı Ok (cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, laiklik ve inkılapçılık) ilkesi kabul edildi. Türkiye Cumhuriyeti halkının 'sınıfsız, imtiyazsız, kaynaşmış bir kitle' olduğu ilan edildi ve partiye sınıf kavgasına mahal veremeyecek şekilde toplumsal katmanların uyumunu sağlayacak kanunlar çıkarma görevi verildi. Ardından partinin kuruluş misyonuna uygun olarak, Halkevleri, Türk Tarih Tezi, Güneş Dil Teorisi, İskan Kanunu, Soyadı Kanunu, 'Vatandaş Türkçe Konuş!" kampanyaları, operalar, bayramlar, şapka-tayyör giymek gibi uygulamalarla Batılı anlamda modern bir ulus devletin tepeden inma inşaasına hız verildi.
Recep Peker, 1934-1935 yılları arasında İstanbul Üniversitesi'nde verdiği İnkılap Tarihi derslerinden birinde, projenin başındaki 'Şef'in tarifini şöyle yapmıştı: "Şef, bir siyasi partinin bütün ana düşüncelerini, iradesini, yapış kuvvetini ve şerefini temsil eder. Şef, kendi ruhuda beslediği heyecan ve haraketle parsitisi ve muhitini ısıtır, aydınlatır..." 1936'da Recep Peker durumu tekrar özetledi: "Türkiye Cumhuriyeti bir parti devletidir. parti devletle birlikte çalışır." 1937'de görünüşte devletçilik liberalizm kavgası Başbakan İsmet İnönü'nün başını yedi.
Kemalist toplum mühendisliğine Menemen'de bir avuç Nakşibendi ile Kürtler dışında açıktan tepki gösteren olmadı. Kürtler 1926-1930 arasında Ağrı Dağı'nda bir 'Kürt Cumhuriyeti' kurmayı denediler. Rejimin tepkisi çok sert oldu. Zilan (Zeylan) Deresi cesetlerle doldu. 1937-1938'de ise Dersim'e kanlı bir müdahalede bulunuldu. Bilanço resmi rakamlara göre 13 bini aşkın ölü, binlerce sürgün ve binlerce kayıptı. 10 Kasım 1938'de Atatürk'ün edebiyete intikalinin acısını Hatay'ın 1939'da anayurda katılması bir nebze de olsa azalttı ancak İkini Dünya Savaşı kapıdaydı...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.