Sakince oturup biraz aylaklık etmeye ne dersiniz?
Andrew Smart, soyadına yakışan çevik ve zeki bir kurguyla yüzyılın hastalıklı çalışma algısını yerle bir ediyor.
Ekim'de Nail Kitabevi etiketiyle raflarda yerini alacak olan Otopilot, toplumla, işimizle ve kendimizle olan zaman ilişkilerimizi gözden geçirmemizi ve bizi daha özgür ve mutlu kılabilecek farklı çözümler üretmemizi sağlıyor.
Yaşamınız için olumlu sonuçları olduğunu kanıtlasak biraz “aylaklık” etmeye ne derdiniz?
Endüstri devriminden beri özellikle hor görülen ve adeta bir canavar ilan edilen aylaklık, beynimiz ve yaşam döngümüz için hayati bir özellik olabilir mi? Bu soruya nörobiyoloji araştırmalarından yola çıkarak olumlu yanıt veriyor Smart. Bu çerçevede, Harvard Üniversitesi'nde okuyan birçok öğrencinin kuru ve yaratıcılıktan uzak bir disiplin meraklısı, derslerde okudukları ve tarihin yönünü değiştirmiş birçok ismin ise “aylaklık üstadı” olması hayli manidar. Sürekli çalışmanın büyüsü kaçtı, yazarın da altını çizdiği gibi “Modern nörobilim bunun tam tersinin doğru olduğunu gösteriyor. Belki de esas potansiyelimiz sadece hiçbir şey yapmadığımız dönemler sırasında gerçekleşiyordur.
Günümüz iş dünyasının hayatımızı uygulamalar ve takvimlerle organize etme eğiliminin, beynimizin aslında nasıl çalıştığının bilinmemesinden kaynaklanan hatalı bir düşünce olduğunu çarpıcı örneklerle anlatan Otopilot, “Üretimin verimliliği uğruna kendimizi feda mı etmeliyiz?” diyen Çinli Foxconn işçilerinin feryadına da kulak veriyor Avrupa ve Amerika'daki yoğun tempo mağdurlarına da.
İnsanların da ormanlar veya karıncalar gibi bir öz-düzenleme sistemi vardır.
Aynı bir orman gibi, toplumun da sağlığı, farklı ve karmaşık bir etkileşimle sürdürülür. Çeşitli türde topraklar, hayvanlar, böcekler, parazitler, mantarlar, karıncalar nasıl bir arada yaşıyor ve öz-düzenlerini yaratıyorlarsa toplumda da farklı dinamiklerin ve ritimlerin korunması hayatidir. Tektipleştirmek bu sebeple bir nevi cinayettir.
Toplumdaki her bir bireyin aynı çalışma performansına eşlenmeye çalışılmasının yaratıcılığımızı bütünüyle öldürdüğünü, bizi mutsuz ve sıkıcı yaratıklara çevirdiğini anlatan eser “aylaklık ve çalışma” ikilisi hakkındaki önyargıları kırmanıza öncülük ediyor.
Kuzguncuk'ta tarihi bir binada kurulan Nail Kitabevi günümüz sorunlarına bir cevap niteliği taşıyan “Empati” ve “Önyargı Atlası” ile başlattığı zihin açıcı seriyi aylaklığa bir övgü niteliği taşıyan “Otopilot” ile devam ettiriyor.
Otopilot “kendi öz dengemizi” yaratıp, gerçek bir nefes almamız için bulunmaz bir fırsat, şaşırtıcı bir yapıt.
Sakince oturup biraz aylaklık etmeye ne dersiniz?
Andrew Smart, soyadına yakışan çevik ve zeki bir kurguyla yüzyılın hastalıklı çalışma algısını yerle bir ediyor.
Ekim'de Nail Kitabevi etiketiyle raflarda yerini alacak olan Otopilot, toplumla, işimizle ve kendimizle olan zaman ilişkilerimizi gözden geçirmemizi ve bizi daha özgür ve mutlu kılabilecek farklı çözümler üretmemizi sağlıyor.
Yaşamınız için olumlu sonuçları olduğunu kanıtlasak biraz “aylaklık” etmeye ne derdiniz?
Endüstri devriminden beri özellikle hor görülen ve adeta bir canavar ilan edilen aylaklık, beynimiz ve yaşam döngümüz için hayati bir özellik olabilir mi? Bu soruya nörobiyoloji araştırmalarından yola çıkarak olumlu yanıt veriyor Smart. Bu çerçevede, Harvard Üniversitesi'nde okuyan birçok öğrencinin kuru ve yaratıcılıktan uzak bir disiplin meraklısı, derslerde okudukları ve tarihin yönünü değiştirmiş birçok ismin ise “aylaklık üstadı” olması hayli manidar. Sürekli çalışmanın büyüsü kaçtı, yazarın da altını çizdiği gibi “Modern nörobilim bunun tam tersinin doğru olduğunu gösteriyor. Belki de esas potansiyelimiz sadece hiçbir şey yapmadığımız dönemler sırasında gerçekleşiyordur.
Günümüz iş dünyasının hayatımızı uygulamalar ve takvimlerle organize etme eğiliminin, beynimizin aslında nasıl çalıştığının bilinmemesinden kaynaklanan hatalı bir düşünce olduğunu çarpıcı örneklerle anlatan Otopilot, “Üretimin verimliliği uğruna kendimizi feda mı etmeliyiz?” diyen Çinli Foxconn işçilerinin feryadına da kulak veriyor Avrupa ve Amerika'daki yoğun tempo mağdurlarına da.
İnsanların da ormanlar veya karıncalar gibi bir öz-düzenleme sistemi vardır.
Aynı bir orman gibi, toplumun da sağlığı, farklı ve karmaşık bir etkileşimle sürdürülür. Çeşitli türde topraklar, hayvanlar, böcekler, parazitler, mantarlar, karıncalar nasıl bir arada yaşıyor ve öz-düzenlerini yaratıyorlarsa toplumda da farklı dinamiklerin ve ritimlerin korunması hayatidir. Tektipleştirmek bu sebeple bir nevi cinayettir.
Toplumdaki her bir bireyin aynı çalışma performansına eşlenmeye çalışılmasının yaratıcılığımızı bütünüyle öldürdüğünü, bizi mutsuz ve sıkıcı yaratıklara çevirdiğini anlatan eser “aylaklık ve çalışma” ikilisi hakkındaki önyargıları kırmanıza öncülük ediyor.
Kuzguncuk'ta tarihi bir binada kurulan Nail Kitabevi günümüz sorunlarına bir cevap niteliği taşıyan “Empati” ve “Önyargı Atlası” ile başlattığı zihin açıcı seriyi aylaklığa bir övgü niteliği taşıyan “Otopilot” ile devam ettiriyor.
Otopilot “kendi öz dengemizi” yaratıp, gerçek bir nefes almamız için bulunmaz bir fırsat, şaşırtıcı bir yapıt.