“İnsan ömrü ön kapağı doğumla açılan, arka kapağı ölümle kapanan bir romandır. Şimdi söyle bakalım: Şimdiye kadar o romanın okuruydun. Bundan sonra yazarı olmaya var mısın? Yoksa okur olarak kalmaya devam mı edeceksin? Kalmaya niyetliysen o romanın ana karakteri vasfınla tek rolün, romanın her bir safhasında kişisel tarihinin önünde kendi kaderinin tecellisine tanıklıktan ibarettir. Yok, artık yazmaya niyetliyim diyorsan vazonun dibindeki toprağa değil vazonun kendisine bak! Gerçek çoğu zaman gözümüzün önündedir. Ama insan onu ayrıntılarda arar. Tıpkı vazonun kendisine bakmak yerine toprağı eşeleyen biri gibi.”
“İnsan ömrü ön kapağı doğumla açılan, arka kapağı ölümle kapanan bir romandır. Şimdi söyle bakalım: Şimdiye kadar o romanın okuruydun. Bundan sonra yazarı olmaya var mısın? Yoksa okur olarak kalmaya devam mı edeceksin? Kalmaya niyetliysen o romanın ana karakteri vasfınla tek rolün, romanın her bir safhasında kişisel tarihinin önünde kendi kaderinin tecellisine tanıklıktan ibarettir. Yok, artık yazmaya niyetliyim diyorsan vazonun dibindeki toprağa değil vazonun kendisine bak! Gerçek çoğu zaman gözümüzün önündedir. Ama insan onu ayrıntılarda arar. Tıpkı vazonun kendisine bakmak yerine toprağı eşeleyen biri gibi.”