Paris-Fresno Güncesi 1967-68 Ölüm Dirim ve Aya Kaçış

Stok Kodu:
9789757265382
Boyut:
13.00x20.00
Sayfa Sayısı:
138
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2001-09
Çeviren:
Beril Eyüpoğlu
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9789757265382
396182
Paris-Fresno Güncesi 1967-68
Paris-Fresno Güncesi 1967-68 Ölüm Dirim ve Aya Kaçış
16.00
Başkalarını gözlemlediğim zaman, yani başka ailelerin çocuklarını, kendi çoçuklarımı ve Armenak Saroyan'la Takuhi Saroyan'ın dört çocuğundan biri olan kendimi düşünürdüm. Başkalarının çocuklarının ne kadar aklı başında, terbiyeli, becerikli, saygılı ve ne yapacaklarının kestirilebilir olduğunu, buna karşın benim halkımın çocuklarının, insanları hayretten hayrete düşündüğünü görür, şaşar kalırım. Öteki çocuklar kim oldukları, bu dünyadaki yerleri ve yapıp ettikleri konusunda fevkalade rahattır. Oysa bir Ermeniler için bu ta en başından beri müthiş bir mücadeledir. Sonunda, belki de hepimizin deli olduğu hükmüne vardım, ama tımarhaneye kapatılacak türden değil. Bizler öfkemizi, toplum ya da tıp yetkileri üzerimize varmadan bastırmayı biliyoruz. İçimizde kaçık olmayanlar parmakla gösterilecek kadar azdır. Bunu aşağı yukarı "hep böyle" olduğumuz anlamında söylüyorum; yani eskisine göre daha beter olduğumuz anlamında söylüyorum; yani eskisine göre daha beter olduğumuz sanılmasın. Her şeye kusur buluruz. Kokuşmuş bir dünyada yaşadığımızı bilir, ama bu gerçeği kabullendikten sonra bile, dertlenmekten kendimizi alamayız; hatta arada sırada öfkeden köpürdüğümüz de olur. Ailenin çeşitli kollarını gözümün önüne getirdiğimde, uysal, sıradan, ciddi, uyumlu, hevesli, saygılı, talepkâr olmayan, hoş, becerikli, ne istediğini bilen, uzun lafın kısası, öteki nazik insanlarda rastlanan özelliklere sahip bir tek aile bile bulamıyorum. Çatlak olmayan birini bulmak mümkün değil. Neden böyle? Nasıl bu hale geldik? Cevabı yok bu soruların tabii.
Başkalarını gözlemlediğim zaman, yani başka ailelerin çocuklarını, kendi çoçuklarımı ve Armenak Saroyan'la Takuhi Saroyan'ın dört çocuğundan biri olan kendimi düşünürdüm. Başkalarının çocuklarının ne kadar aklı başında, terbiyeli, becerikli, saygılı ve ne yapacaklarının kestirilebilir olduğunu, buna karşın benim halkımın çocuklarının, insanları hayretten hayrete düşündüğünü görür, şaşar kalırım. Öteki çocuklar kim oldukları, bu dünyadaki yerleri ve yapıp ettikleri konusunda fevkalade rahattır. Oysa bir Ermeniler için bu ta en başından beri müthiş bir mücadeledir. Sonunda, belki de hepimizin deli olduğu hükmüne vardım, ama tımarhaneye kapatılacak türden değil. Bizler öfkemizi, toplum ya da tıp yetkileri üzerimize varmadan bastırmayı biliyoruz. İçimizde kaçık olmayanlar parmakla gösterilecek kadar azdır. Bunu aşağı yukarı "hep böyle" olduğumuz anlamında söylüyorum; yani eskisine göre daha beter olduğumuz anlamında söylüyorum; yani eskisine göre daha beter olduğumuz sanılmasın. Her şeye kusur buluruz. Kokuşmuş bir dünyada yaşadığımızı bilir, ama bu gerçeği kabullendikten sonra bile, dertlenmekten kendimizi alamayız; hatta arada sırada öfkeden köpürdüğümüz de olur. Ailenin çeşitli kollarını gözümün önüne getirdiğimde, uysal, sıradan, ciddi, uyumlu, hevesli, saygılı, talepkâr olmayan, hoş, becerikli, ne istediğini bilen, uzun lafın kısası, öteki nazik insanlarda rastlanan özelliklere sahip bir tek aile bile bulamıyorum. Çatlak olmayan birini bulmak mümkün değil. Neden böyle? Nasıl bu hale geldik? Cevabı yok bu soruların tabii.
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat