Merhaba Sevgili Öğretmen Adayı Arkadaşlarım,
ÖABT sınavı, dört yıllık lisans eğitim hayatınızda kazandığınız yeterlilikleri ölçmek amacıyla yapılmaktadır. Sahip olduğu soru sayısı az ise de soruların atanma puanındaki etki oranı hayli yüksektir. Öğretmen adayı arkadaşlarımızın mesleki hayatı açısından çok önemli olan ÖABT Tarih Hazırlık kitabını yazmak düşündüğünüzden daha zor oldu. Öncelikle yazacağım ÖABT Tarih kitabının sistematiğini oluşturmak gerekliydi ve “tarih” doğası gereği sistematiği oluşturulması zor bir branştır. Tarih öğretmeni “olmak” da “anlatmak” da zordur, güzel ülkemde. Zira tarih ne yazık ki anakronizm denilen hastalıktan kurtulamamıştır. Öte yandan her siyasi düşüncenin kendisine uygun bir tarihsel dayanak oluşturma çabası “tarih”in bir parça tahrip olmasına da sebep olmuştur ve olmaktadır. Bu sebeple olaylara olan tarihsel yaklaşımın siyasal bakış açısına göre farklılıklar gösterdiğini görebilmekteyiz. Tarihin bazı konuları hakkında, bilim insanlarının fikir birliği içinde olmadığını görmekteyiz. Yine ÖSYM sorularının dahi geçmişteki bazı sorularda verdiği bilgilerle çelişir tutum içinde olduğunu bilmekteyiz. Tarihin diğer pozitif bilimlerdeki gibi bilimsel standartları tam olarak oturmamıştır. Belge ve bulgular değiştikçe bilgiler de değişebilmektedir. Neredeyse ülkemizde bulunan her üniversitede bir “tarih” bölümü bulunmaktadır. Peki, öğrenci arkadaşlarımızın üniversitelerde gördüğü tarih bölüm müfredatları aynı mıdır? Hayır! Hatta öğrenci arkadaşlarımız aynı üniversite gördüğü seçmeli dersler itibarıyla dahi farklı dersler almaktadır. ÖSYM, öncelikle farklı nitelikteki bu öğrencileri aynı potada birleştirmeli. Sorduğu soruların, öğrencilerin eğitim gördüğü üniversitelerin ders durumlarından kaynaklı farklılıkları sebebiyle mağduriyet oluşturmaması gereklidir. İşte ifade ettiğim bu sorunlar, kitabın yazımı sırasında oluşturulacak sistematiğin önemli diğer sorunlarındandır. Yazım sürecinden önce kuşkusuz ki ilk denetleyici gücümüz ÖSYM olmuştur. ÖSYM'nin günümüze kadar sorduğu soruların tümü inceleyerek temel verileri oluşturduk. Konuları, ÖSYM'nin sorduğu sorulardaki bilgi ve yorumlar eşiğinde yapılandırdık. Öte yandan konularımızın şekillendirilmesinde etkili olan bir diğer veri Millî Eğitim Bakanlığı ders kitapları olmuştur. Öyle ya, Millî Eğitim Bakanlığına personel almak için yapılan sınav sorularında, Bakanlığın okullarda okuttuğu ders kitaplarından da faydalanmak mantıken gereklidir. Nitekim geçen yıl gelen sorularda cevabı “Zeki Velidi Togan” olan bir soru vardı. MEB Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi kitabının dışında kaç kitapta Zeki Velidi Togan anlatılmaktadır ki… (Örnekleri çoğaltmak mümkündür.). Bunun dışında akademik camiada genel geçerliği kabul gören İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Enver Ziya Karal, Şerafettin Turan, Rifat Uçarol, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları gibi çoğaltılabilecek bazı köşe taşı yazarlar ve eserler de kitabımız için temel dayanak olmuştur. Peki, tarih konularını çalışırken ne kadar “derinliğe” inilmelidir. “Tarih” içine girdikçe küçüldüğümüzü hissettiğimiz bir alan. Okudukça bilgileniyor fakat bilgilendikçe “azlığımızı” hissediyoruz. Yarın bana bir ÖABT sınavı yapmanız hâlinde, beni dahi çok rahat bir şekilde, öğrenci diliyle “dökebilirsiniz.” Zira konu içeriği bir “derya”. Öte yandan tarihte zor soru sormak da çok kolaydır. Ancak esas olan ne çok derinlere inmektir ne de çok zor soru sormaktır. Önemli olan konu derinliğinde soru standartlarını ÖSYM standartlarının bir üst zorluk derecesinden (tedbiren) yakalamaktır. Kitabımızda olabildiğince makul derinliğe inmeye özen gösterdik. Bu hassasiyetle kitabımızın kronoloji bölümünün de alan hâkimiyetini tamamlayan bir unsur olarak çalışılması gerektiğini hatırlatmak isteriz. Öğretmen olma yolunda emin adımlarla yürüyen sizlerin yanında olmak ve eksiklerinizi tamamlamak adına bu yayını hazırladık. İnandığımız ve umut ettiğimiz de gireceğiniz sınav için iyi bir başvuru kaynağı olduğu yönündedir. Ön sözümüzü de “başarılar dileyerek” ve küçükken annelerimizin, büyüklerimizin okula gönderirken söylediği gibi, “Allah zihin açıklığı versin.” diyerek bitiriyoruz.
Başarılar...
Merhaba Sevgili Öğretmen Adayı Arkadaşlarım,
ÖABT sınavı, dört yıllık lisans eğitim hayatınızda kazandığınız yeterlilikleri ölçmek amacıyla yapılmaktadır. Sahip olduğu soru sayısı az ise de soruların atanma puanındaki etki oranı hayli yüksektir. Öğretmen adayı arkadaşlarımızın mesleki hayatı açısından çok önemli olan ÖABT Tarih Hazırlık kitabını yazmak düşündüğünüzden daha zor oldu. Öncelikle yazacağım ÖABT Tarih kitabının sistematiğini oluşturmak gerekliydi ve “tarih” doğası gereği sistematiği oluşturulması zor bir branştır. Tarih öğretmeni “olmak” da “anlatmak” da zordur, güzel ülkemde. Zira tarih ne yazık ki anakronizm denilen hastalıktan kurtulamamıştır. Öte yandan her siyasi düşüncenin kendisine uygun bir tarihsel dayanak oluşturma çabası “tarih”in bir parça tahrip olmasına da sebep olmuştur ve olmaktadır. Bu sebeple olaylara olan tarihsel yaklaşımın siyasal bakış açısına göre farklılıklar gösterdiğini görebilmekteyiz. Tarihin bazı konuları hakkında, bilim insanlarının fikir birliği içinde olmadığını görmekteyiz. Yine ÖSYM sorularının dahi geçmişteki bazı sorularda verdiği bilgilerle çelişir tutum içinde olduğunu bilmekteyiz. Tarihin diğer pozitif bilimlerdeki gibi bilimsel standartları tam olarak oturmamıştır. Belge ve bulgular değiştikçe bilgiler de değişebilmektedir. Neredeyse ülkemizde bulunan her üniversitede bir “tarih” bölümü bulunmaktadır. Peki, öğrenci arkadaşlarımızın üniversitelerde gördüğü tarih bölüm müfredatları aynı mıdır? Hayır! Hatta öğrenci arkadaşlarımız aynı üniversite gördüğü seçmeli dersler itibarıyla dahi farklı dersler almaktadır. ÖSYM, öncelikle farklı nitelikteki bu öğrencileri aynı potada birleştirmeli. Sorduğu soruların, öğrencilerin eğitim gördüğü üniversitelerin ders durumlarından kaynaklı farklılıkları sebebiyle mağduriyet oluşturmaması gereklidir. İşte ifade ettiğim bu sorunlar, kitabın yazımı sırasında oluşturulacak sistematiğin önemli diğer sorunlarındandır. Yazım sürecinden önce kuşkusuz ki ilk denetleyici gücümüz ÖSYM olmuştur. ÖSYM'nin günümüze kadar sorduğu soruların tümü inceleyerek temel verileri oluşturduk. Konuları, ÖSYM'nin sorduğu sorulardaki bilgi ve yorumlar eşiğinde yapılandırdık. Öte yandan konularımızın şekillendirilmesinde etkili olan bir diğer veri Millî Eğitim Bakanlığı ders kitapları olmuştur. Öyle ya, Millî Eğitim Bakanlığına personel almak için yapılan sınav sorularında, Bakanlığın okullarda okuttuğu ders kitaplarından da faydalanmak mantıken gereklidir. Nitekim geçen yıl gelen sorularda cevabı “Zeki Velidi Togan” olan bir soru vardı. MEB Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi kitabının dışında kaç kitapta Zeki Velidi Togan anlatılmaktadır ki… (Örnekleri çoğaltmak mümkündür.). Bunun dışında akademik camiada genel geçerliği kabul gören İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Enver Ziya Karal, Şerafettin Turan, Rifat Uçarol, Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları gibi çoğaltılabilecek bazı köşe taşı yazarlar ve eserler de kitabımız için temel dayanak olmuştur. Peki, tarih konularını çalışırken ne kadar “derinliğe” inilmelidir. “Tarih” içine girdikçe küçüldüğümüzü hissettiğimiz bir alan. Okudukça bilgileniyor fakat bilgilendikçe “azlığımızı” hissediyoruz. Yarın bana bir ÖABT sınavı yapmanız hâlinde, beni dahi çok rahat bir şekilde, öğrenci diliyle “dökebilirsiniz.” Zira konu içeriği bir “derya”. Öte yandan tarihte zor soru sormak da çok kolaydır. Ancak esas olan ne çok derinlere inmektir ne de çok zor soru sormaktır. Önemli olan konu derinliğinde soru standartlarını ÖSYM standartlarının bir üst zorluk derecesinden (tedbiren) yakalamaktır. Kitabımızda olabildiğince makul derinliğe inmeye özen gösterdik. Bu hassasiyetle kitabımızın kronoloji bölümünün de alan hâkimiyetini tamamlayan bir unsur olarak çalışılması gerektiğini hatırlatmak isteriz. Öğretmen olma yolunda emin adımlarla yürüyen sizlerin yanında olmak ve eksiklerinizi tamamlamak adına bu yayını hazırladık. İnandığımız ve umut ettiğimiz de gireceğiniz sınav için iyi bir başvuru kaynağı olduğu yönündedir. Ön sözümüzü de “başarılar dileyerek” ve küçükken annelerimizin, büyüklerimizin okula gönderirken söylediği gibi, “Allah zihin açıklığı versin.” diyerek bitiriyoruz.
Başarılar...