"Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim, mahlukatı yarattım." buyurarak kaiantın var ediliş gayesini ortaya koyan Rabbimiz, "Ol!" diyerek kainatı yaratmıştı. Alemlerin yaratılış gayesini okuyacak, bundan ibret alacak şuurlu bir varlığa ihtiyaç vardı. Yeryüzündeki hilafetle şereflenen bu varlığa 'insan' dendi. İnsan, dünyada başıboş ve sahipsiz değildi. Cenab-ı Hakk ona; Yüce Yaratıcı'sını tanıtması, nasıl ibadet edeceğini anlatması, dünya ve ahiret saadetinin yollarını göstermesi için rehberler lütfetti. İlk insan ve ilk Peygamber Hazreti Adem'den (aleyhisselam) başlayıp Peygamberler Sultanı ve Son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) ile nihayet bulan bir silsile halinde... Her bakımdan üstün yaratılıştaki bu insanlar, seçkin hayatları ve hadiseleri karşısındaki peygamberane duruşları ile insanlığa örnek olurken tebliğ yolunda büyük sıkıntılar yaşasalar da davalarından vazgeçmemişlerdir.
"Ben gizli bir hazine idim. Bilinmek istedim, mahlukatı yarattım." buyurarak kaiantın var ediliş gayesini ortaya koyan Rabbimiz, "Ol!" diyerek kainatı yaratmıştı. Alemlerin yaratılış gayesini okuyacak, bundan ibret alacak şuurlu bir varlığa ihtiyaç vardı. Yeryüzündeki hilafetle şereflenen bu varlığa 'insan' dendi. İnsan, dünyada başıboş ve sahipsiz değildi. Cenab-ı Hakk ona; Yüce Yaratıcı'sını tanıtması, nasıl ibadet edeceğini anlatması, dünya ve ahiret saadetinin yollarını göstermesi için rehberler lütfetti. İlk insan ve ilk Peygamber Hazreti Adem'den (aleyhisselam) başlayıp Peygamberler Sultanı ve Son Peygamber Hazreti Muhammed Mustafa (sallallahu aleyhi ve sellem) ile nihayet bulan bir silsile halinde... Her bakımdan üstün yaratılıştaki bu insanlar, seçkin hayatları ve hadiseleri karşısındaki peygamberane duruşları ile insanlığa örnek olurken tebliğ yolunda büyük sıkıntılar yaşasalar da davalarından vazgeçmemişlerdir.