Kırık bir dal misali Halti'nin ayaklarının dibine düşerdim. Hati, 'Üzülme,' derdi. 'Oğlum seni seviyor.' Benden on yaş büyüktü kocam. Bir çocuk gibi kalıyordum onun yanında. Halti ne düşündüğümü biliyormuş gibi, 'Sen de büyüyüp, onun kadar olacaksın,' derdi. Ben hep susardım. Ağzıma koca kilitler vururdum. Ölümden medet umar, dularıma kocaman dilekler asardım. Halti bir Ermeni kızıydı. Suskunluğu da gizli yarayı da bilirdi. Bir gün beni dizinin dibine oturttu. Bir çocuğuymuşum gibi severdi beni. Elleri şefkatle saçlarımın üstüne kaydı. Bir süre hiç konuşmadı. Annesini bir bıçak yarası gibi tarif etti. Sonra yine sustu. Beni istemeye geldikleri günü anlatmaya başladığında dili dolandı. 'Çocuktun sen, Şermin,' dedi. 'Hâlâ da çocuksun. Bir gülün denize düşmesi gibi ağlıyordun...'
Kırık bir dal misali Halti'nin ayaklarının dibine düşerdim. Hati, 'Üzülme,' derdi. 'Oğlum seni seviyor.' Benden on yaş büyüktü kocam. Bir çocuk gibi kalıyordum onun yanında. Halti ne düşündüğümü biliyormuş gibi, 'Sen de büyüyüp, onun kadar olacaksın,' derdi. Ben hep susardım. Ağzıma koca kilitler vururdum. Ölümden medet umar, dularıma kocaman dilekler asardım. Halti bir Ermeni kızıydı. Suskunluğu da gizli yarayı da bilirdi. Bir gün beni dizinin dibine oturttu. Bir çocuğuymuşum gibi severdi beni. Elleri şefkatle saçlarımın üstüne kaydı. Bir süre hiç konuşmadı. Annesini bir bıçak yarası gibi tarif etti. Sonra yine sustu. Beni istemeye geldikleri günü anlatmaya başladığında dili dolandı. 'Çocuktun sen, Şermin,' dedi. 'Hâlâ da çocuksun. Bir gülün denize düşmesi gibi ağlıyordun...'