Yaşadığımız şu toplumda bir zât vefât edecek olsa, insanların geneli onun durumunun nasıl olduğunu hiç tahkik etmeden hemen "Rahmetli iyi adamdı!” diyerek hakkındaki kanaatlerini bir çırpıda bildiriverirler; ama acaba bu adam gerçekten de rahmete nâil olacak bir hayat sürdürmüş müdür veya diğer bir deyişle bu adam gerçekten de rahmetli midir, bunu araştırmaz ve sorgulamazlar. Oysa bir insan vefât ettiği zaman mutlaka onun İslam'a uygun bir yaşantı sahibi olup-olmadığı; Allah'ı, peygamberi ve âhireti dikkate alarak yaşayıp-yaşamadığı sorgulanmalıdır. Bunlar hakkında net bir kanaate varmadan "Rahmetli iyi adamdı!” deyip meseleyi geçiştirmek, en azından konuştuğu her şeyden hesaba çekileceğini bilen insanlar için uygun bir tutum değildir.
Bu böyledir; ama bizim bu yazıda ele almak istediğimiz konu bu değildir. Bu nedenle bunun üzerinde hiç durmayacağız.
Bizim burada asıl yapmak istediğimiz şey gerek yaşarken, gerekse öldükten sonra hakikî manada bizleri rahmetli yapacak, rahmete müstahak kılacak amellerin neler olduğunu tespit etmek ve gerçek anlamda Allah'ın rahmetini üzerimize yağdıracak işlerin hangi işler olduğunu saptayabilmektir. Bunu becerdiğimizde, işte o zaman sözde değil, özde rahmetli olacak ve insanların, vefât ettiğimiz zaman bizler için "rahmetli” demelerini haklı çıkaracağız.
Bilindiği üzere kimse "rahmetli” denildiğinde sırf bu söz nedeniyle Allah katında rahmetli oluvermiyor; aksine onun rahmetli olması için ortaya koyduğu sâlih amellere ve üzerinde bulunduğu hayat tarzına bakılıyor. Bunlar eğer gerçekten de Allah'ın rahmetini îcap ettiren işler ise, o zaman bu adam Allah katında rahmetli oluyor. İşte bundan dolayı bizim, öncelikle hangi amellerin bizleri rahmete müstahak kılacağını tespit etmesi, ardından da titizlikle bunları yerine getirmesi gerekmektedir.
Yaşadığımız şu toplumda bir zât vefât edecek olsa, insanların geneli onun durumunun nasıl olduğunu hiç tahkik etmeden hemen "Rahmetli iyi adamdı!” diyerek hakkındaki kanaatlerini bir çırpıda bildiriverirler; ama acaba bu adam gerçekten de rahmete nâil olacak bir hayat sürdürmüş müdür veya diğer bir deyişle bu adam gerçekten de rahmetli midir, bunu araştırmaz ve sorgulamazlar. Oysa bir insan vefât ettiği zaman mutlaka onun İslam'a uygun bir yaşantı sahibi olup-olmadığı; Allah'ı, peygamberi ve âhireti dikkate alarak yaşayıp-yaşamadığı sorgulanmalıdır. Bunlar hakkında net bir kanaate varmadan "Rahmetli iyi adamdı!” deyip meseleyi geçiştirmek, en azından konuştuğu her şeyden hesaba çekileceğini bilen insanlar için uygun bir tutum değildir.
Bu böyledir; ama bizim bu yazıda ele almak istediğimiz konu bu değildir. Bu nedenle bunun üzerinde hiç durmayacağız.
Bizim burada asıl yapmak istediğimiz şey gerek yaşarken, gerekse öldükten sonra hakikî manada bizleri rahmetli yapacak, rahmete müstahak kılacak amellerin neler olduğunu tespit etmek ve gerçek anlamda Allah'ın rahmetini üzerimize yağdıracak işlerin hangi işler olduğunu saptayabilmektir. Bunu becerdiğimizde, işte o zaman sözde değil, özde rahmetli olacak ve insanların, vefât ettiğimiz zaman bizler için "rahmetli” demelerini haklı çıkaracağız.
Bilindiği üzere kimse "rahmetli” denildiğinde sırf bu söz nedeniyle Allah katında rahmetli oluvermiyor; aksine onun rahmetli olması için ortaya koyduğu sâlih amellere ve üzerinde bulunduğu hayat tarzına bakılıyor. Bunlar eğer gerçekten de Allah'ın rahmetini îcap ettiren işler ise, o zaman bu adam Allah katında rahmetli oluyor. İşte bundan dolayı bizim, öncelikle hangi amellerin bizleri rahmete müstahak kılacağını tespit etmesi, ardından da titizlikle bunları yerine getirmesi gerekmektedir.