Reçete Kabilinden Ters Öğütler

Stok Kodu:
9786056154539
Boyut:
13.50x19.50
Sayfa Sayısı:
176
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9786056154539
508852
Reçete Kabilinden Ters Öğütler
Reçete Kabilinden Ters Öğütler
12.00
Usta hırsızlar... Her işin sanatı vardır. İnceliği. Söz hırsızlığı incelik ister. Ağızdan söz çalar onlar. Sen söyler söylemez hemen kapıverirler ağzından sözü ve daha yüksek sesle yeniden yeniden söylerler aynı cümleyi. Herkes seni unutur, bunu o söyledi sanır, alkışlarla omuzlarına alıp koşa koşa götürürler onu. Sen orda bakakalırsın öylece. Cümlen çalınmıştır, fikrin çalınmıştır, ağzını açıp gık diyemeden seyredersin alık alık. "Niye gözlerime bakmıyorsun aşkım?" diye sitem ediyor erkek. Bakmıyorum, çünkü gözlüklerin var. Gözlüklü göze bakamam ben. Yani bizim de gözlerimiz bozuk, hem de miyop, hem de astigmat, biz takıyor muyuz? Hayır. Efendi efendi takmıyoruz. "Ama takman lazım, numaran artar yoksa." Takamıyorum, alışamadım bir türlü. Gözümde gözlük varken kendimi suçlu hissediyorum. İnsanlardan gizleniyormuşum gibi geliyor. Her an biri beni yakalayacakmış sanıyorum. Kabahat işleyip koltuğun ardına saklanan çocuklara benzetiyorum kendimi. "Neden?" Nedeni yok, öyle işte. Biriyle konuşurken gözlüğümü çıkarıyorum hemen, çıkarmazsam beni göremez, duyamaz sanıyorum. Bakkala girdiğimde bile gözlüğümü çıkarıp ondan sonra isteyebiliyorum ne alacaksam. Hem bakkaldan sigara alırken de çekiniyorum ben. İçme bu zıkkımı diye beni azarlayacağından korkuyorum. İkide bir çıkarılmak yüzünden neler gelmedi ki o gözlüğün başına. Üstüne oturuldu kırıldı, merdivenlerden yuvarlandı kırıldı, çocukların eline geçti kırıldı. Otobüslerde unutulup kaç şehir dolaşarak geri döndü bana. Her gün, daha sabahın ilk dakikası, aralarına ilk adımımı atar atmaz aynı hayretle, aynı dehşetle, aynı inanamazlıkla soruyordum hep kendime: Benim bu durmadan hedef değiştiren, durmadan ağız değiştiren, bıkıp yorulmadan cafcaflı laflar bulan ve yeni "olacak", "yapılacak"ları eski "olmamış", "yapılmamış"ların üzerine fırlatan, yeri, yönü, amacı belirsiz, hezeyan içindeki kalabalığın ortasında ne işim var? Bu kitap; yaşayanlar için değil, seyredenler ve sorgulayanlar için yazılmıştır. Bu kitap, "Zaman Yabancıları" için yazılmıştır...
Usta hırsızlar... Her işin sanatı vardır. İnceliği. Söz hırsızlığı incelik ister. Ağızdan söz çalar onlar. Sen söyler söylemez hemen kapıverirler ağzından sözü ve daha yüksek sesle yeniden yeniden söylerler aynı cümleyi. Herkes seni unutur, bunu o söyledi sanır, alkışlarla omuzlarına alıp koşa koşa götürürler onu. Sen orda bakakalırsın öylece. Cümlen çalınmıştır, fikrin çalınmıştır, ağzını açıp gık diyemeden seyredersin alık alık. "Niye gözlerime bakmıyorsun aşkım?" diye sitem ediyor erkek. Bakmıyorum, çünkü gözlüklerin var. Gözlüklü göze bakamam ben. Yani bizim de gözlerimiz bozuk, hem de miyop, hem de astigmat, biz takıyor muyuz? Hayır. Efendi efendi takmıyoruz. "Ama takman lazım, numaran artar yoksa." Takamıyorum, alışamadım bir türlü. Gözümde gözlük varken kendimi suçlu hissediyorum. İnsanlardan gizleniyormuşum gibi geliyor. Her an biri beni yakalayacakmış sanıyorum. Kabahat işleyip koltuğun ardına saklanan çocuklara benzetiyorum kendimi. "Neden?" Nedeni yok, öyle işte. Biriyle konuşurken gözlüğümü çıkarıyorum hemen, çıkarmazsam beni göremez, duyamaz sanıyorum. Bakkala girdiğimde bile gözlüğümü çıkarıp ondan sonra isteyebiliyorum ne alacaksam. Hem bakkaldan sigara alırken de çekiniyorum ben. İçme bu zıkkımı diye beni azarlayacağından korkuyorum. İkide bir çıkarılmak yüzünden neler gelmedi ki o gözlüğün başına. Üstüne oturuldu kırıldı, merdivenlerden yuvarlandı kırıldı, çocukların eline geçti kırıldı. Otobüslerde unutulup kaç şehir dolaşarak geri döndü bana. Her gün, daha sabahın ilk dakikası, aralarına ilk adımımı atar atmaz aynı hayretle, aynı dehşetle, aynı inanamazlıkla soruyordum hep kendime: Benim bu durmadan hedef değiştiren, durmadan ağız değiştiren, bıkıp yorulmadan cafcaflı laflar bulan ve yeni "olacak", "yapılacak"ları eski "olmamış", "yapılmamış"ların üzerine fırlatan, yeri, yönü, amacı belirsiz, hezeyan içindeki kalabalığın ortasında ne işim var? Bu kitap; yaşayanlar için değil, seyredenler ve sorgulayanlar için yazılmıştır. Bu kitap, "Zaman Yabancıları" için yazılmıştır...
Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat