Risale-i Nur Hakkında Bilmediklerimiz Bilinmeyen Gerçekler Dizisi 3

Stok Kodu:
9786055971021
Boyut:
16.50x24.00
Sayfa Sayısı:
490
Basım Yeri:
İstanbul
Baskı:
1
Basım Tarihi:
2010
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
1. Hamur
Dili:
Türkçe
Kategori:
9786055971021
574109
Risale-i Nur Hakkında Bilmediklerimiz
Risale-i Nur Hakkında Bilmediklerimiz Bilinmeyen Gerçekler Dizisi 3
35.00

"Risale-i Nur Kur'an-ı Hakim'in bu asırdaki bir dersidir. Anlaşılmayan bir kitap hiç hükmündedir. İşte kainat kitabı bütün boyutları ile anlaşılsın, diye Allah bazı insanları görevlendirmiştir. Risale-i Nur, bu görevlilerin bir varisidir."

"Eğer Sorsan: Senin bu Muhakemat kitabında çokça telaş etmen, herkesçe bilinen ilimler için güçlü deliller getirmen, nedendir? Zira fikirlerin birikimi ve deneylerin keşfiyle bedahet sahasına çıkmış olan meseleler için, güçlü delil getirmek malumu ilamdır. Bu da senin gibi bir alime yakışmaz!?

Cevaben Derim: Maalesef benimle beraber bu asırda ortak yaşayanlar, gerçi şeklen 20. asrın insanlarıdırlar. Fakat fikir ve kalkınmışlık seviyesi itibarı ile Ortaçağın bu çağa gönderdiği harika hatıralardır. Adeta çağdaşlarımız, 9. asırdan ta 20. asra kadarki zamanın bir karışımı veya numuneleri veya melez bir toplulukturlar. Öyle ki, bu asrın bedihi bilgileri dahi, onlarca vehim kabul ediliyor."

"Lafız meale, meal manaya, mana ise, harici manaya engeldir." [Kimileri Kur'an'ın lafızları ile meşguliyetten, onun meal-i zahirisini dahi bilmiyor. Kimileri mealde kalıyor, manayı öğrenemiyor. Kimileri manayı biliyor, fakat o mananın kainattaki yerini göremiyor. Bir misal "Yeni Said Eski Said'den çok farklı yazıyordu" cümlesinin mealini herkes anlıyor. Fakat her iki Said'in özelliklerini ve o iki Said'in yazdıklarını bilmeyenler, asla bu cümlenin manasını anlayamazlar.]

"Felsefe ve fen bilimlerinin yanlış kullanılmalan ve ihtiyaçlarm artması ile materyalizm, tabiatçılık ve benzeri cereyanlar, bu asrın bütün hayat sahalarını işgal etmiştir. Eğer bu aldatıcı cereyanları cevaplayacak; onları manaya ve istikamete çekecek bir iman hizmeti icra edilmezse; hiç kimse mehdiyi, mesihi ve tahayyül edilen altın çağı beklemesin. Çünkü imansızlığın adeta tabii bir sonucu olan anarşizm, sosyal bir kıyametin kopmasına sebep olacaktır."

"Hayat bir cilve-i vandettir. Hayat bir birlik kanunu olan ruhun ziyasıdır. Şuur bu ziyanın nurudur." (Kur'an, güneşe ziya, aya nur diyor. Demek cemaatlerin meslek ve meşrepleri, Kur'an'dan kaynaklanan birer hakikat olmalı. Eğer bunlar, Kur'an'dan kaynaklanmıyorsa; makes olmaya bedel, sosyal hayatın bünyesini bozan birer mikrop türü olurlar).

"Hayat kaynakları tükenecek, diye korkmamak lazım. Çünkü kainatı bir memleket gibi; dünyayı o memleket içinde bir saray gibi; yeryüzünü o saray içinde bir beşik gibi; o beşik içinde insan denilen mucizeyi yaratan ve onu sonsuz mucizeyi nimetlerle besleyen bir kudret, ilim ve irade var. Demek eğer ağaç baki ise, meyvelerin tükeneceğini sanmamak gerek. Evet, ilim, bilinç, şefkat, san'at ve rahmetle beslenen bu hayat ağacı ölümsüzdür. Halbuki insanlann çoğu, sonsuzluğu ve soyut (mücerred) değerleri bilmediklerinden bu hayat ağacını bir darağacı olarak görüyorlar."

"Risale-i Nur Kur'an-ı Hakim'in bu asırdaki bir dersidir. Anlaşılmayan bir kitap hiç hükmündedir. İşte kainat kitabı bütün boyutları ile anlaşılsın, diye Allah bazı insanları görevlendirmiştir. Risale-i Nur, bu görevlilerin bir varisidir."

"Eğer Sorsan: Senin bu Muhakemat kitabında çokça telaş etmen, herkesçe bilinen ilimler için güçlü deliller getirmen, nedendir? Zira fikirlerin birikimi ve deneylerin keşfiyle bedahet sahasına çıkmış olan meseleler için, güçlü delil getirmek malumu ilamdır. Bu da senin gibi bir alime yakışmaz!?

Cevaben Derim: Maalesef benimle beraber bu asırda ortak yaşayanlar, gerçi şeklen 20. asrın insanlarıdırlar. Fakat fikir ve kalkınmışlık seviyesi itibarı ile Ortaçağın bu çağa gönderdiği harika hatıralardır. Adeta çağdaşlarımız, 9. asırdan ta 20. asra kadarki zamanın bir karışımı veya numuneleri veya melez bir toplulukturlar. Öyle ki, bu asrın bedihi bilgileri dahi, onlarca vehim kabul ediliyor."

"Lafız meale, meal manaya, mana ise, harici manaya engeldir." [Kimileri Kur'an'ın lafızları ile meşguliyetten, onun meal-i zahirisini dahi bilmiyor. Kimileri mealde kalıyor, manayı öğrenemiyor. Kimileri manayı biliyor, fakat o mananın kainattaki yerini göremiyor. Bir misal "Yeni Said Eski Said'den çok farklı yazıyordu" cümlesinin mealini herkes anlıyor. Fakat her iki Said'in özelliklerini ve o iki Said'in yazdıklarını bilmeyenler, asla bu cümlenin manasını anlayamazlar.]

"Felsefe ve fen bilimlerinin yanlış kullanılmalan ve ihtiyaçlarm artması ile materyalizm, tabiatçılık ve benzeri cereyanlar, bu asrın bütün hayat sahalarını işgal etmiştir. Eğer bu aldatıcı cereyanları cevaplayacak; onları manaya ve istikamete çekecek bir iman hizmeti icra edilmezse; hiç kimse mehdiyi, mesihi ve tahayyül edilen altın çağı beklemesin. Çünkü imansızlığın adeta tabii bir sonucu olan anarşizm, sosyal bir kıyametin kopmasına sebep olacaktır."

"Hayat bir cilve-i vandettir. Hayat bir birlik kanunu olan ruhun ziyasıdır. Şuur bu ziyanın nurudur." (Kur'an, güneşe ziya, aya nur diyor. Demek cemaatlerin meslek ve meşrepleri, Kur'an'dan kaynaklanan birer hakikat olmalı. Eğer bunlar, Kur'an'dan kaynaklanmıyorsa; makes olmaya bedel, sosyal hayatın bünyesini bozan birer mikrop türü olurlar).

"Hayat kaynakları tükenecek, diye korkmamak lazım. Çünkü kainatı bir memleket gibi; dünyayı o memleket içinde bir saray gibi; yeryüzünü o saray içinde bir beşik gibi; o beşik içinde insan denilen mucizeyi yaratan ve onu sonsuz mucizeyi nimetlerle besleyen bir kudret, ilim ve irade var. Demek eğer ağaç baki ise, meyvelerin tükeneceğini sanmamak gerek. Evet, ilim, bilinç, şefkat, san'at ve rahmetle beslenen bu hayat ağacı ölümsüzdür. Halbuki insanlann çoğu, sonsuzluğu ve soyut (mücerred) değerleri bilmediklerinden bu hayat ağacını bir darağacı olarak görüyorlar."

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat