"İsviçreli Aylak Bir Yazar Robert Walser" adlı bu kitap, Türkiye'de ilk Robert Walser biyografisi olma özelliğini taşımaktadır. İsviçre-Alman edebiyatının bu önemli yazarı; Max Frisch, Friedrich Dürrenmatt ve Peter Bichsel gibi 20. yüzyıl yazarları ile birlikte Türk okurları arasında tanınsa da onun hayatını ve romanlarını kapsamlı anlatan bir biyografinin eksikliği hissedilmekteydi. Kitap bu eksikliği gidermeyi hedefliyor. Bu kitapta, Walser'in çileli yaşantısının, aile bireylerinin erken ölümlerinin, tiyatro oyuncusu olamayıp yazarlığa yönelmesinin, yazdığı onlarca öykünün ve romanın yayınevleri tarafından beğenilmemesinin, sapkınlığa varan aylaklığının, uzun mesafeleri yürüyerek katetmesinin, taşralı olma sıkıntısı içinde hep büyük şehirlerde yaşama arzusunun, Berlin'de kaldığı üç yıl içinde yazdığı üç romanın tutulmasının, ömrünün son 27 yılını şizofren teşhisiyle kliniklerde geçirmesinin, kısaca sıkıntılarla dolu ömrünün muhasebesi yapılıyor. Sadece Alman edebiyatı ile ilgilenenlerin değil, sosyal bilimlerin her dalıyla uğraşanların kütüphanesinde olması gereken bir kitap.
"İsviçreli Aylak Bir Yazar Robert Walser" adlı bu kitap, Türkiye'de ilk Robert Walser biyografisi olma özelliğini taşımaktadır. İsviçre-Alman edebiyatının bu önemli yazarı; Max Frisch, Friedrich Dürrenmatt ve Peter Bichsel gibi 20. yüzyıl yazarları ile birlikte Türk okurları arasında tanınsa da onun hayatını ve romanlarını kapsamlı anlatan bir biyografinin eksikliği hissedilmekteydi. Kitap bu eksikliği gidermeyi hedefliyor. Bu kitapta, Walser'in çileli yaşantısının, aile bireylerinin erken ölümlerinin, tiyatro oyuncusu olamayıp yazarlığa yönelmesinin, yazdığı onlarca öykünün ve romanın yayınevleri tarafından beğenilmemesinin, sapkınlığa varan aylaklığının, uzun mesafeleri yürüyerek katetmesinin, taşralı olma sıkıntısı içinde hep büyük şehirlerde yaşama arzusunun, Berlin'de kaldığı üç yıl içinde yazdığı üç romanın tutulmasının, ömrünün son 27 yılını şizofren teşhisiyle kliniklerde geçirmesinin, kısaca sıkıntılarla dolu ömrünün muhasebesi yapılıyor. Sadece Alman edebiyatı ile ilgilenenlerin değil, sosyal bilimlerin her dalıyla uğraşanların kütüphanesinde olması gereken bir kitap.
