Sait Faik'in İstanbul'u

Sait Faik köken olarak İstanbullu değildir ama Emirgan'ın çınarından heyecanlanacak kadar kendini İstanbullu hisseder. Anadolu Hisarı'ndaki servilerin rüzgarın esmesiyle çıkardığı musikiye benseyen sesi başka bir yerde duyamayacağının farkındadır. Kandilli sırtlarındaki evlerin alev alev yanan camlarında güneşin batışını seyretmek, Galata Köprüsü'nden Üsküdar'ın ışıklarına dalıp gitmek, Tepebaşı'ndaki kanepelere oturup ‘can kadar, canan kadar' değerli Haliç'e bakmak birçok İstanbullunun günlük telaşlar içinde fark edemeyip, tadını çıkaramadığı güzelliklerdir. İstanbul'da doğmamış, İstanbullu bir ailede yetişmemiştir ama Sait Faik, taşralı bir genç olarak İstanbul'u görür görmez hayran olmuş, giderek artan sevgi ile bu şehre bağlanmış, yaşama sevincini, umutlarını, hayallerini ve topyekün dünyasını İstanbul ile özdeşleştirmiştir. -Yeşim Özdemir-