Salyangoz Edası İle

Stok Kodu:
9786051285047
Boyut:
13.00x19.00
Sayfa Sayısı:
334
Basım Yeri:
İstanbul
Basım Tarihi:
2013
Kapak Türü:
Ciltsiz
Kağıt Türü:
2. Hamur
Dili:
Türkçe
9786051285047
388100
Salyangoz Edası İle
Salyangoz Edası İle
18.00

"Göynüğün ölmüşse bu senin kaderin... Başarısız olmuş sayılırsın." demişlerdi.
"Ama sizler kaderci insanlar değilsinizdir..."

"Bu konuda öyleyiz!"

"Göynük, gönül yanığı demektir... Izdırap demektir. Göynüğün yoksa bizden biri olamazsın!" demişlerdi. Bir Göynüğe sahip olmak grubun her üyesi için birer vicdan azabı, masumiyetlerini kapıda bıraktıkları bir giriş koşulundan başka bir şey değildi aslında...

"Melekler hep böyle suskun ve masum mudur?" dedi adam küçük bir çocuğu sözleriyle sever gibi. Güvenini kazanmak, onu çözmek için taktikler geliştirdiği hastası, Arzu'nun ruh hâlini çözümlüyordu. Adamın yakıştırdığı sıfat, böylesi bir ironiye hiç hazırlıklı olmayan Arzu'nun hoşuna gitse de, şaşkınlığını üzerinden atamıyordu...

"Melek?"

Adam keyifle güldü. Bilgi ve kültür olarak muhatabından üstün olduğunu düşünen ve öz konuşmalarının yine muhatabı tarafından anlaşılmamasını normal görüp bundan keyif alan insanların gülüşüydü bu.

"Olur." dedi Göynük. Her şeyin normal akışında olduğundan şüpheye düşmüş gibiydi. Melekler bir çemkirip bir gönül almazlar, dahası yardımında oldukları insanların yanında daralmazlar, aslında hiç daralmazlardı...

"Belki de dünyayı gör, mükemmel insan olmadığını anla ve yanıma öyle gel demek istiyordur Yaradan. Benim uzun süreceğini sandığım aşama, belki sadece bunun farkına vardığım şu son birkaç saatten ibarettir. Belki de ölme vakti gelmiştir!"

Haklılığında kendini bulması gereken ölümü, kendi inisiyatifiyle çağırarak işe hile karıştırmıştı Göynük. Yanılıyorsa ölmeyeceğine öylesine emindi ki yüzme bilmediği hâlde kendini suya bırakmakta hiç çekince görmemişti.

"Göynüğün ölmüşse bu senin kaderin... Başarısız olmuş sayılırsın." demişlerdi.
"Ama sizler kaderci insanlar değilsinizdir..."

"Bu konuda öyleyiz!"

"Göynük, gönül yanığı demektir... Izdırap demektir. Göynüğün yoksa bizden biri olamazsın!" demişlerdi. Bir Göynüğe sahip olmak grubun her üyesi için birer vicdan azabı, masumiyetlerini kapıda bıraktıkları bir giriş koşulundan başka bir şey değildi aslında...

"Melekler hep böyle suskun ve masum mudur?" dedi adam küçük bir çocuğu sözleriyle sever gibi. Güvenini kazanmak, onu çözmek için taktikler geliştirdiği hastası, Arzu'nun ruh hâlini çözümlüyordu. Adamın yakıştırdığı sıfat, böylesi bir ironiye hiç hazırlıklı olmayan Arzu'nun hoşuna gitse de, şaşkınlığını üzerinden atamıyordu...

"Melek?"

Adam keyifle güldü. Bilgi ve kültür olarak muhatabından üstün olduğunu düşünen ve öz konuşmalarının yine muhatabı tarafından anlaşılmamasını normal görüp bundan keyif alan insanların gülüşüydü bu.

"Olur." dedi Göynük. Her şeyin normal akışında olduğundan şüpheye düşmüş gibiydi. Melekler bir çemkirip bir gönül almazlar, dahası yardımında oldukları insanların yanında daralmazlar, aslında hiç daralmazlardı...

"Belki de dünyayı gör, mükemmel insan olmadığını anla ve yanıma öyle gel demek istiyordur Yaradan. Benim uzun süreceğini sandığım aşama, belki sadece bunun farkına vardığım şu son birkaç saatten ibarettir. Belki de ölme vakti gelmiştir!"

Haklılığında kendini bulması gereken ölümü, kendi inisiyatifiyle çağırarak işe hile karıştırmıştı Göynük. Yanılıyorsa ölmeyeceğine öylesine emindi ki yüzme bilmediği hâlde kendini suya bırakmakta hiç çekince görmemişti.

Yorum yaz
Bu kitabı henüz kimse eleştirmemiş.
Kapat